Bir ara sokakta kaldım
Dondum
Dün müydü?
Gece miydi?
Hangi araydı?
Yatsı ezanından önce miydi…
Sokak lambalarının sarı ışığının arasından sızar gibi
Sızdım boşluğa
Ben biraz herkes, biraz da sizdim
Beton binaların anlamsızlığını düşünürken
Ahşap binaların sıcaklığını düşledim
Sokaklar sıcacık olsun istedim biraz da
Sobalar kurulsun sokak lambalarının hemen altına
Sokak insanları üşümesin diledim
I
Asfaltların kırık, dökük çukurlarında buldum kendimi
Biraz içerken, biraz da içerlerken geçen giden zamana
Sanki niye asfalt yaparlardı ki,
Yatılmaz, uyku da tutmaz burada
Herkes üşür; bazıları az, bazıları çok
Soğuk sonra asfalt
Lambadan sızan sarı ışık da yetmiyor ısıtmaya
Ve bu gece her geceden daha soğuk
Dışarıda olduğumuz için
Gecenin sessizliğini bir siren sesi böler
Sokaklar hep seslidir
Bazen sessiz
İyi – kötü sokaklar
Her gece bir diğerinin aynıdır
Devr-i alem sokağın bittiği yerden
Sarı ışığın sızdığı yere kadar
II
Şehir en çok geceleri boşalır
Biz sessizliği dinleriz
Bir siren sesi böler geceyi orta yerinden
Her siren sesi saat üçte yırtar kulaklarımızın zarını
Biz içerleriz biraz kimsesizliğimize
Biraz siren sesine
Biraz da sokakların boşluğuna
Ve soğuk…
Aniden değil
Yavaşça sızar içimize
Biz son yudumu içerken
O da bize karışır biraz da
Soğuğa aldırmadan
Kaldırıma bırakırız başımızı
Burası da beton
İçerlediklerimiz dökülür kaldırımın çukur yerine
İçtiklerimizle birlikte
İçeriz
İçerleriz
Ve karışır her şey
Gece kadar karanlıkken
Gece kadar sessizleşiriz sonra
Sızarken geceye
Sızarken sarı ışık
III
Uzaklarda sızan ışıkların olduğu evleri düşünürüz biraz
İçindeki hayatları
Her hayat kendimizinkinden iyi gelir bize
Işık uzaktan sızarken
En kötü bizim sokaktır
En kötüsü bizim hayat
Bizim sokakta biterken hayat
Başka apartman dairelerinden başlar
Yemek kokuları sızarken
Yemek yapan kadını düşünürüz
Sonra da soğan kokusunu
Soğanı doğrarken ağlayan kadını
Sobaya odun atan adamı
Külünü dökmeye çalışan evin büyük oğlunu
Abisinin gömleğini ütüleyen kızı
Evdir, yaşanılası yerdir
Sokaklar ev değildir
IV
Gece tam on iki
Ne arabamız var bal kabağına dönüşecek
Ne muhafızlar, ne yardımcılar
Elbisem de yok çırılçıplak giymişim geceyi üzerime
Olmamış ama
Yırtık ayakkabılar da uymamış
Masal değil ya bu sokaklar
Soğuk kadar gerçek
***
Kaldırıma başımızı koyduğumuz kadar gerçek sokaklar
İçimizin dışa çıkması gibi karanlık
Soğuk kaldırımların köşesi
İyi-kötü-çirkin sokaklar
(On Ekim İki Bin On İki 12 20)
Nevin AkbulutKayıt Tarihi : 10.10.2012 12:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!