Gece, tüfekleri çapraz tutan birlik, pencere camımda. Ben yalnız şafağa aşığım bir de sana koşulsuz.
II
Mezarlardan doğan ölümden korkmaz. Köpürür gibi biraların ve atların doğurduğu yalnızlığım.
Mutluluk eğreti yüzüme, acı tam oturur. Hüznüm yumruk gibi patlar ön görünüzden.
III
Yavuz abi zarifliğiydi sevdamız. Gülümseten anılar da topladık, yarım kalmış ayrılık şiirlerimizi.
Gözlerin günlük devriyede gecemin saat tam dördünde. Ağırsiklet bir mücadeleye varıyoruz hiddetiyle...
Aynı takımı tutup, aynı denize aşık olmuştuk. Aynı kuşa aynı adaya...
IV
Orada, tam işte orada.. Uçurum gibi yüksekte! Gözlerim dağlanır; dövülmüş yıldızlı bir çelikle!
Mevsim dönüp dönüp aynı güzde durur; üstelik haziran da!
V
Biralar dökülüyor ruhumdan, akarsu da...
Atlarım ölü, kuşlarım ötüşmez sevdalarıma.
"I can't take it"
Kendimden büyük ağırlıkla savruluyorum; dağınık anlatımlar gibi.
Sabahlarım dizlerine uyur, sen başkasının saçlarını okşarken.
Ve ölmek nedir yaşarım bir kez daha!
VI
Yüzün göğün gümüş hali, yüzüme düşüşen yağmurun değil taşların kırıntısı.
VII
Sevgilim, gece.
Ellerinde.
Öfkesi kabardığında yalnızlığının, sustuğunda ve kalmayınca yaslandığın:
Kirli tozların içinde hatırla!
Aynaya bak birbirimize ne çok yakıştığımızı.
Ve hatırla!
Ne çok ayrıldığımızı.
VIII
İyi dileklerinden as kirpiklerini ve gülümse:
Bana aldığın çöp kutusunda yalanlığı;zira tuzu düşer yaraların!
Hem biraz gem'den bir şey olmaz.
Aşk bizim öz'lük hakkımız.
I
Gece, tüfekleri çapraz tutan birlik pencere camımda. Ben yalnız şafağa aşığım bir de sana koşulsuz.
Can I have one more beer please!
Mehmet Hanifi İmrakKayıt Tarihi : 17.12.2019 04:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!