Ben karımın ayağını öpemem, dudağım uçuk olur. Şayet hiç bir şey olmasa bu annemin gönlünde karaya oturur. Annemin gönül koyduğu terazide hangi payitaht toprağı can bulur? Annemin serçe parmağına çarpmamışken dudağım, cenneti göremem ikinci annemin eteklerinde. Bundan böyledir, ferman yazıla; dudağım yalnız kızımın ayağının altına pelesenk ola. Ben öpemem karımın cennetini, bir çocuklu nasırsız sıcak iklimlerde. Öpersem ben yalnız, kızımın ayak baş parmağından bir silsile öperim. Bilirim ki annemin 5 hektarlık cennetinden doğmuş çocuk ben ve karımın bir avuçluk cennetine henüz katılmış yaren. Şayet öpersem kızımın ayağını, bu genler yoluyla ulaşan bir neslin cennete dokunuşu olur. Ben öpersem soyumun henüz doğmuş hamurunu, bu fabrikadaki un çuvallarını öpmeye denktir. Gözüm değmedi ise Resulullah'ın gözüne; Rabb bilir ya, belki dudağım değer Uhud'da kanayan bir dize..
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman