Osmanlı devlet yönetiminin Kanuni Sultan Süleyman Han’ın vefatının ardından (her ne kadar zaman zaman dirayetli hükümdarlar ve devlet adamları görmüş olda da) ehliyetsiz ve liyakatsiz ellere geçerek kan kaybetmeye başlaması, birkaç yüz yıl sonra Osmanlıyı tamamen ortadan kaldıracak olan bir örgüte kadar gelip dayanmıştır.
Zaten yüz yıllarca hem içeriden, hem dışarıdan maruz kaldığı ihanetler neticesinde iyice örselenmiş ve zayıflamış, toprak kayıplarıyla da giderek küçülmeye başlamış olan İslam’ın bayraktarı, Osmanlı İmparatorluğu her dönemde en büyük ihaneti, yetiştirip adam ettiği sonra da yetkilendirip görevlendirdiği kendi evlatlarından görmüştür.
İnsanoğlunun o zapt edilemez, önüne geçilemez amansız hırsını eğer birileri kullanmayı dilemişse mutlaka bir yolunu bulur ve onu kendisine kul eder. Yüz yıllar boyunca Dünya’ya hükmetme ve nizam verme iddiasını her zaman en yükseklerde tutmuş bir devlet elbette düşmansız olmazdı. Çok doğaldır ki Osmanlı İmparatorluğu da bunun dışında kalamadı.
Kurulduğu ilk günden beri düşmanı hiç eksik olmamış Osmanlı’nın son dönemlerindeki en önemli düşmanı da yine kendi içinden çıkmıştır. Bu düşman, İttihat ve Terakki Cemiyeti (Fırkası) adlı bir ihanet şebekesidir.
1889'da İbrahim Ethem, İshak Sukuti, Mehmet Reşit, Abdullah Cevdet ve Konyalı Hikmet Emin adlı dört Askeri Tıp Öğrencisi tarafından gizli bir örgüt olarak “İttihad-ı Osmanî Cemiyeti” adıyla kurulan ve daha sonra “İttihat ve Terakki Cemiyeti” olarak adını değiştiren bu örgüt Osmanlı Ordusu içinde hızla örgütlenmiş ve giderek ordunun her kademesinde etkin bir rol almış ve tahttan padişah indirip tahta padişah çıkartacak kadar büyük bir güç haline gelmiştir.
Asıl ilhamını Türkçülük ideolojisinden alan bu cemiyetin görünüşteki amacı Avrupa’da, daha çok da Fransa’da 1789 ihtilâliyle birlikte ortaya çıkan milliyetçilik akımları ve Parlamentarizm’in Osmanlı İmparatorluğu topraklarında hayat bulmasını sağlamaktı. Bunun başarılabilmesinin yolu da kendileri açısından bir engel olarak gördükleri ll. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesinden geçiyordu.
Hem İngiltere, hem de Rusya’ya karşı izlediği basiretli denge politikalarıyla başında bulunduğu imparatorluğun hayatiyetini sürdürebilmeyi başaran ve bu sebepten dolayı da emperyalist devletlerin özellikle de İngiltere’nin emellerine set çeken ll Abdülhamit Han’dan duyulan hoşnutsuzluk 20 yıla yakın biz zamandır örgütlenip iktidarı ele geçirmek için fırsat kollayan İttihat ve Terakki Cemiyeti tarihe “31 Mart İsyanı” olarak geçen kalkışmayla o fırsatı bulmuş ve ll Abdülhamid Han’ı tahttan indirip yerine Sultan Mehmed Reşat’ı geçirerek İmparatorluğu perde arkasından yönetme imkânını elde etmiştir.
İttihat ve terakki Cemiyeti (Fırkası) yöneticilerinin pek çoğu Masondur. Nitekim İktidarı ele geçirir geçirmez yapmış oldukları ilk icraat Sultan Mehmed Reşat’ı Yahudilerin Filistin’de toprak satın almalarına ikna etmek olmuştur. Oysa Yahudiler ll. Abdülhamid Han zamanında bu emellerine ulaşabilmek için pek çok kez girişimde bulunmuşlar ama bu girişimlerden hiç bir başarı elde edememişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu İttihat ve Terakki döneminde ne hikmetse girmiş olduğu her savaştan yenik ayrılmıştır. Son olarak girmiş olduğu l. Dünya savaşı da kendi tüzel kişiliğinin de finali olmuştur. I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun galip devletler tarafından işgal edilmesinin ardından kendisini feshederek tarih sahnesinden çekilmiştir.
İttihat ve Terakki Fırkası 600 yıl boyunca Cihan’a nizam vermiş, bir İmparatorluğu sadece on yıl gibi kısa bir süre içinde parçalayıp yok etmemiştir. Kalıntıları vasıtasıyla aynı zamanda bu Cihan İmparatorluğu’nun küllerinden ortaya çıkan yeni Türk devletinde (Türkiye Cumhuriyeti’nde) de iktidarı ele geçirmiş ele geçirdiği bu devlet gücünü kullanıp kendi ikballeri uğruna hem Anadolu insanını, hem de ülkenin zenginliklerini işbirlikçisi oldukları uluslararası emperyalizm’e sömürtmüşlerdir.
Vatan millet düşmanı bu örgüt görünüşte yasal temsilcileriyle günümüzde de hâlâ etkisi giderek ortadan kalksa da devlet kademelerinde varlıklarını sürdürmeye devam etmekte ve milletle mücadeleyi sürdürmekte, cumhuriyetin ilk yıllarında eline geçirmiş olduğu devlet gücünü bırakmamak için her yolu denemektedir. Ve hatta bu vatan millet düşmanı örgütün günümüzdeki temsilcileri ülkeyi satmayı, yakıp yıkarak yok etmeyi bile göze almış durumdadırlar.
Bu milletin vatanseveri bitmez ama vatan hainleri de hiç eksik olmaz. Bu sebepten vatanseverlerin öncelikli görevi bu vatan millet düşmanlarıyla mücadeleyi bir an olsun elden bırakmamaları en önemli görev olarak bilmeleri elzemdir. Durmak yok yola devam.
Recep AkılKayıt Tarihi : 4.4.2016 02:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
naçizane...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!