İttifaklar; iki sosyal konu uzlaşmazlığıyla, tarih boyunca önümüze çıkacaktılar. Bu çatışmacı oluşlar uğurunda, ittifaklar; ilerleyen süreçle hesap edemeyeceği, tahmin edemeyeceği; kültürler, uygarlıklar gelişip girişecektiler.
Konunun biri ittifak içinde olmakla katılımcı her bir grubun kendi totem ayrıklığı ve totem düzlemi içinde ayrışmalarıydı. Diğeri de yeni olan ittifakı düzlemde ittifak etmenin özü olan tevhit dediğimiz birlik düşüncesiydi. Bu ikili, sosyal yapıların çatışmacı ruhuydu.
Birlik ayrışmayı istemezdi. Ayrışma da, birliği istemezdi. İşte olay, oluş ve akış olan devinme; zıtlarla bir arada oluşu istemekle oluyordu. Ayrışma ve birlik; uzlaşmaz ama bir arada oluşun da dinamiğiydi.
İttifak fikri ağır basıyordu. Bu ağır basışla gruplar birliğe yöneliyordu. Ama mazi olan totem düzlem farklılığı da sosyal soya çekim genetikliği oluşuyla, grupların kendi totem farklılıklarını kendileri korumak istiyordular. Üstelik tevhitçi olan ön ittifak ta bu farklılığı istiyordu!
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla