Seni gördüğüm ilk gün siyah elbisen vardı.
Sarı, uzun saçların sanki boyun kadardı.
Bakışın bir güzeldi, bir başkaydı gülüşün;
Endamlı yürüyüşün, kıvrılıp dökülüşün.
Büyük bir temaşâyla bakakaldım yüzüne;
Hayranlıkla dinledim, doyamadım sözüne.
İşte! O günden sonra yangın başladı bende.
Ne yüreğim bendeydi, ne de yüreğin sende.
Hep mi düşünür insan, hep mi yanar ciğeri?
Harap olmuş şu ömrün olur mu bir değeri?
Biliyorum kendimi, bu yüzden susuyorum.
Evet! Susuyorum da.. İnan kan kusuyorum.
Nasıl anlatsam bilmem, derdimi nasıl desem?
Şu hicranlı hayattan, kısa bir fasıl desem?
İşte sen o fasılda bir bülbül-ü şeydâsın,
Acımsın, hasretimsin; şu Mecnun'a Leylâ'sın.
Belki 'geçmiş' diyorsun 'sende gençlik çağları',
Unutma! Ferhat'ım ben, delerim şu dağları.
Bazen Yusuf olurum, parmağını kesersin;
Bazen Yavuz olurum, kaderine küsersin.
Bir şey var ki, değişmez kopsa da kıyâmetler;
Bu sevdadan vaz geçmem görünse alâmetler.
Ya seversin ben gibi, ya 'hadi ordan! ' dersin;
Ya tutarsın elimi, ya da vedâ edersin.
İşte böyle güzelim, bunlar gerçek duygular;
Anlamadım diyorsan, sana iyi uykular..
Kayıt Tarihi : 11.7.2008 02:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anlamadım diyorsan, sana iyi uykular
tebrikler tam puan
TÜM YORUMLAR (6)