İtirafnâme Şiiri - Bahadır Çiftlikli

Bahadır Çiftlikli
120

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

İtirafnâme

-İn cresente vulnera rosa^

(Kanıtla diyorsun şairsen
Bana bunu kanıtla bir satırla
İşte sevgilim söylüyorum dinle:
Seni rengini verirken gördüm; günışığına)

Yokluğun gene azap
Yokluğun gene bela
Şu çaresiz başıma

Tek kalmışım bu diyarda
Gel yanıma yalvarırım
Beni al buradan İlayda

Yazdıkça anlıyorum
Neler hissettiğini suyun
Izdırap çekerek akarken
Bir ırmaktan, yalnızlığa
Bu suyu düğümlemek
Olmuyor mu İlayda

Bir kuşu anlıyorum
Kanatları kırılmış, küskün;
Gökyüzüne bakıyor
Gözlerimin çaresiz bakışı sana
Biliyorum İlayda
Sen de uzaksın artık
Kendinden bile
Bir intikamdır bu zamana

Kaç çağ gördük biz
Kaç peygamber gerildi
Şu kırık çarmıhlara
Kaç kere yarattık yeni baştan
Öldürdüğümüz tanrıları
Umut olsun diye İlayda
Kelimelerse acıyı fark etmek
Demek artık anla
Tuz diyorum İlayda
Yarayım ben başlı başına
Oysa seni sevdim ve anlıyorum
Yıldızlara neden isim verilir
Ve göçe tabidir kuşlar

Üzgünüm İlayda
Ama işlemiyor pişmanlık
Bu karalanmış ruha
Ben meydan okuyunca zamana
Biledim çelikten kelimeler
Saldırsın diye asra
Bu yüzden karadır geceler
Ve kurulmuştur şehirler
Üzgünüm affet beni
Yok artık maskem
Çıktım karşına
Bütün yüzsüzlüğümle İlayda

Deniyorum İlayda
Bir insan olmayı
İyi biri hatta
Ama olmayınca olmuyor
Bu hüzün geçmiyor
Ben acıyım yalnızca
Bana bakma
Bu pes etmek değil
Yalnızca çaresizliktir
Anla İlayda
Ateş sadece yakmaz
Söndürür başka ateşi
Sen sönmüyorsun içimde ama
Çünkü yok senin bir eşin daha
Anla İlayda
Biraz da olsa
Lütfen anla

Kanıma işledin kanıma
Bir-bir hücrelerime İlayda
Bir bakışınla yaptın bunu
Bir kurşunun saplanması gibi
Kanıma işledin İlayda
Kelimelere hamile dudaklarınla
Bana anlat İlayda
Ah, evet kanıma sızdın
Ve işledin hücrelerime
Dokunarak hafif-hafif
Bir neşter gibi açtın içimi
Doldurdun yaşamak inadıyla
Sorumlusun eğer yaşıyorsam
Bundan sonra İlayda

Umutsuzluk;
Geceye sıkılan bir kurşun
Gecenin içinde gözlerin
Yorgun ve durgun
Olmuyor İlayda
Sensiz de olmayacak
Bu kalp durana kadar da
Sana atacak
Bu kalp İlayda, bu kalp
Kelimeler ile çizilmiş
Bir duyguya esir
Fakat senin sesin
Birdenbire ortaya çıkan
Deprem gibi İlayda
Gene yıkım var ruhumda
Gene talan edildi duygularım
Aşk; kabul ediyorum bir ızdırap
Ama ben bunu bilerek seçtim
Biliyorum canım yanacak
Fakat sen buna değersin İlayda

Ne secde ettim bir taşa
Ne de kan akıttım bir tanrıya
Ne hatim ettim kitapları
Ne de kaldırdım ellerimi semaya
Sen benim tapındığım tek şeydin İlayda
Bana inan az da olsa
Çünkü inandığında var edersin
Bir çok şeyi İlayda
Dünya yalan anlıyorum
Büsbütün yalancı bu çağ
Ama bana inan İlayda

Çok garip bir dünyada yaşıyoruz
İnan bana İlayda
Bankacılar gördüm
Para satıyorlardı parayla
Şairler gördüm
Umut satıyorlardı insanlara
Ve yalanlar İlayda
Bir çoğu yalanlara bulaşmış da
Hala gerçeği arıyorlar
Gerçek nedir İlayda
O kızıl saçların
O yeşil gözlerin dışında

Gözlerinde bir çağın ilacı
İnce buğu ve derin koku
"La Bella Dame sans Merci"
Dokunuşudur yaralı bir bedene
Güzel su perisinin
İlayda, bahar demiştin
Dudaklarını gördüm, biliyorum
Bu ateştir İlayda
Yanmıyor yakıyor yalnızca
Bir ilaç nasıl zehir olur
Çare sorunun kendisi
Ve tek gerçekse eğer
Ne yapabilirim ki İlayda
Bu acıdan tat almaktan başka

Ben gördüm İlayda
Şehirler, aşklar ve savaşlar
Kurulup-kurulup
Yeniden yıkılan inançlar
Ne gerek var dedim İlayda
Ne anlam var o zaman
Şu çılgınca yaşamakta
Fakat anlıyorum şimdi
Bir şey yıkılsa da
Tekrar kurulurmuş İlayda
Sen benim parçalanmış ruhuma
Hiçbir şekilde düzelmez denilen anda
Bir cennete çevirdin
Ve kıble oldun İlayda

Göğe bakıyorum İlayda
Şu koca sonsuzluğa
Ne işe yarar ki bu kadar büyük olması
Senin bu koca kâinatta
Bir tane daha eşin olmadıktan sonra
Gök İlayda gök
Bin bir rengi barındırsa da
Ulaşamaz senin saçtığın
O mukaddes ışığa

Ben göğe bakıyorum İlayda
Sen de göğe bak, bana bakma
Ben ara sıra böyle
Saçmalarım yalnızca
Belki de şiirsellik budur
Göğe bakalım İlayda
Turgut'u dinleyelim
Ve göğe bakalım
Ben sana baksam da
Göğü görürüm ama
Göğe bakalım yalvarırım İlayda

Bir tüfek dolu İlayda
Bir tüfek boş
Bir çocuk var İlayda
Bir çocuk yok
Kuşlar ise hem var
Hem de yok
Her şey ihtimal mi
Bu koca cihanda
O halde ya seni bulamasaydım
Bir anlamı olur muydu
Bu ciğerlerimi
Yıllarca ağır hava ile doldurmaya
Devam eder miydim
Belki bu çılgınca yaşamaya
Ya da bulunur muydu deva
Hayat denen oyuna

Sen göğün kumaşını deliyorsun
İnce-ince yüreğimi deldiğin gibi İlayda
Yedi kat yalnızlığa doldurmuş gibi
Binlerce küçük umutlar
Şiirler öksüz kalacak
Gözlerini yumarsan
Öksüz kalacaklar, öksüz
Uzamı olmayan ve ışık saçamayan
Bir yıldız gibi de havada
Binlerce mavi güvercin
Habersiz yalnızlığından
Gözlerini yumma İlayda
Bu gece yeterince aydınlık ay
Ve dolu gök yıldızlarla

Gözlerini görmem gerekiyor yazdım
Saçlarını toplarken görmem gerekiyor
Yazdım da kaldı mı sözler boşlukta
Işık saçan bir kız bilir delikanlının
Neresine dokunur sözler
Sözler de fayda etmez artık
Suskunluğun boğduğu acıya
Biz şairler yazdık da
Değişmedi acı İlayda
Acı hala aynı
Ve aynı yara
Anlatmak diriltir sadece kanı
Sen anlat ama İlayda
Bırak aksın kan
Bir şekilde akacak
Ne de olsa

Kuleler diktik
Ve birleştirdik kıtaları köprülerle
Yetiştirdik mühendisleri
Makinalar doğsun diye
Uzaya dahi çıktık, yalnız kalmak için
Aşklar yaşansın diye kurduk
Bu kumdan şehir ve kafiyeleri
Bu bir itiraftır İlayda;
Yalnız senin içindi
Aşklar yaşansın diye
Dirilttiğimiz aşk tanrıları
Yalnız seni sevmen içindi
Bu yüzden şiiri rasyonalize ettim
Ve geçmişi sildim İlayda

Dön İlayda
Dön ve bak ardına
Hangi hatıra, hangi yara
Sızacak şimdi aramıza
Geçmişte değil hatıralar
Gelecekte İlayda
Benimle dolduracaksın
Ve yazacaksın baştan
Kemiklerimi çatırdatacak kalbim
Sana doğru atarken
Aynalara bakmayacağız
Ve inanmayacağız insanlara
Yalnızca biz varız
Yalnızca bu dünyada

İşte o zaman
Uzayacak kollarım
Umutlarını sarabilmek için İlayda
Umut İlayda umut
İnsan yaratıldı ya topraktan
Ve kanında açıyor güller
Sevgi ile yüzüne bakınca
Umut bu işte İlayda
Ciğerlerimi dolduran hava
Aynı şekilde ciğerlerimde kaybolsa da
Umut kaybolmuyor İlayda
Umut yaralansa dahi yaşamakta

Yaşamak bu işte İlayda
Ölümün varlığına rağmen
İnatla yaşanmakta
İnkar değil bu asla
Kimse reddetmez ölümü
Ölümün varlığı ile uçar kuşlar
Ve ölümün varlığına inat doğar insan
Bir serçe anlattı bunu bana
Anla İlayda anla
Göğüs kafesimde duran bomba
Her adını duyduğumda patlamakta
Anla İlayda
Bu gök yalnızlıktan sancımakta
Neden bu kadar gürültü içimde
Gene kim ağlamakta
Anla İlayda lütfen
Kalp, sevmeyi zorunlu kılmakta

Yağmur yağar mı İlayda
Bir çocuk tam da bu an ağlasa
İçimde sakladığım hüzün
Artık yosun tutmakta
Hangi sokaklarda yürüyorsun
Ve hangi zamana aitsin İlayda
Ben ateşe dokundukça
Adınla birlikte
Küller içime dolmakta
Bir çiçek kaç mevsim bekler
Açmak için İlayda
O çiçek solmuyor
Ve solmayacak da

Günleri böle böle İlayda
Ayıra ayıra dakikalara
Seni yaşıyorum her an
Ve her durakta
Buluyorum seni
Kendimi aramıyorum İlayda
O nazlı tanrılar tarafından
Lanet okunmuş benim adıma
Kaybolmuştum ben de ama
Yıldızları takip ettim karanlıkta
Seni buldum sonunda
Seni İlayda

Bir tırtılın beklediği gibi kozada
Büyütmek için sevdayı
Adını yazıyorum satırlara
Apaçık ortada bir gerçek
Senin bulunman bu dünyada
Yaşam olsun diye İlayda
Hayat olsun diye aklımda
Aklımda adım kalacak
Bir gün tamamen unutulunca
Toprak silecek belki beni
Ama silemeyecek yazdığım seni
Hiçbir şey İlayda
Adını iz bırakacağım sonsuzluğa

Caddelerde rüzgar var İlayda
Bulvarlarda bulunan bulutlar
Kudret dolu şehrin
Tüm karanlığını
Yüzsüzce yüzüne vurmakta
Boş ver bunları
Boş ver İlayda
Nasıl olsa sarhoş olacağız
Ve el ele dolaşacağız
Gülerek sokaklarda
Boş ver İlayda

Gece geç düşerse İlayda
Bir kuşu ölür ve iz bırakır ardında
Ve akar kanı ufuktan günbatımına
Fakat hangi su temizler
Bu günahı İlayda
Hangi gök açar bir daha
Bilmiyormuş gibi
Düşünme bunları İlayda
Düşünmek zarardır akla
Düşünme İlayda
Yoksa bir ceylan vurulur
Su içmek için indiği
Nehrin kenarında
Düşünme İlayda

Güneş doğuyor İlayda
Ve batacak aynı hızla
Büyüyünce çiçekler
Saçlarına toka yapacağım
Ellerin kadar ince
Ve toplayacağım bu baharı
Bu yıldızları, aşkı da
Bu baharı sana ellerimle
Bahar İlayda

Senden alacağım ilhamını
Yaşamak ile tezat olsa da
Sen vereceksin ışığını
Zorla bu karanlığa
Yerleşince ışık ruha
Ovalar ve bulutlarla
Yazıyorum duygularımı
Damıtarak kağıda
Ki şiir başka nedir İlayda
Duyguları dokumaktan başka

Ve sen çıkmış aşk diyorsun bana
Aşk diyorsun İlayda
Aşk hala, aşk olsun da
Ne olursun kafamı karıştırma
Aşk kanıtlanmış ve akmış
Kanla İlayda kanla
Tabutlara bak İlayda
Kefenlere bak bembeyaz
Ve yalnızlığı istiyor yalnızca
O arsız tanrılar
Hayır İlayda
Kabul etmeyeceğiz asla
Ve sen çıkmış aşk diyorsun
Aşk olsun İlayda

Sokağı ıslatan yağmur dinmiyor
Yüreğimdeki çaresizlik bitmiyor
Geçmiyor İlayda geçmiyor
İçimde ne bıraktıysan geçmiyor
Ve durmuyor saatler İlayda
Zaman yalnızca sana doğru akıyor
Bu hüzne doğru doğan olayda
Yaratacağım o zaman İlayda
Sana yeni vakitler, çağlar
Yüreğime zulmederken çağlar
Bütün ruhlar sana doğru çağlar
Çağlar İlayda çağlar
Seni seveceğim çünkü
Bu yüzden işte gök hafifçe ağlar

Işıkları kapat İlayda
Gözlerini sil
Yüreğini sımsıkı tut
Uçmasın yerinden
Yalvarırım güzelim
Aç kapıyı aç
Belki de sana bir rüzgarla gelirim
Işıkları kapat İlayda
Söz veriyorum geleceğim
Doldurup ceplerini şarkılarla
Hüznü bölmek ve paylaşmak adına
Hüznün eskidiği akşam yanına
Söz veriyorum İlayda

Şakaklarımda bir doku var
Dokunuşu gibi çocukluğun eskilere
Seni boşuna sevmiyorum
İnan bana İlayda
Adını anıyorum ve birden bu karanlıkta
Derin bir acıya gömülüyorum
Ve sanki konuşmak suçmuş gibi susuyorum
Yüzünde bir gülüş eksik
Tanrı ne kadar da acımasız
Ne kadar bedbaht bu dünya
Ama ben gördüm İlayda
Seni gülerken de bu dünyaya
Hiç değil dedim, hiç değilse
Bir işe yaradı şu yaşamak

Merhamet istiyorum İlayda
Şu yağmurlu göğün altında
Büsbütün ıslak bu yaşamak
Ve ıslak şiirler de
Ağlansın diye gizli gizli satırlarda
Merhamet istiyorum İlayda
Bulaştım evet bu belaya
Aşk, garip bir hata
Evet kabul ediyorum zaten
Kapalı kapılar var ardımda
Göçmek istesem de zincirliyim
Bu kör kuyuya
Merhamet diliyorum İlayda
Yusuf gibi kayboldum
Ve tek inancım sensin hatta

Beni aldattılar İlayda
Yalanlar ile aldatılar, umutlarla
Bütün çağın sorumlusu benmişim gibi
Bir de sorumlu tuttular bunlardan
Ben değildim İlayda
Tarihe dokunan ve yıpratan çağı
Ben değilim güzelim
Savaşlar çıkaran ve çağlar atlatan
Ben değildim şairleri
Aşk diye delirten İlayda
Bütün herkes gitmiş de
Kalmışım gibi ortada
Bir de unuttular İlayda
Yaşarken unuttular
Bu yüzden inanmıyorum zamana

Yörüngesiz gezegen gibi
Salınıyordum boşlukta
Ve tuttun birden ellerimi
Kendine bağladın İlayda
Bu sonsuz boşluk pek âlâ
Şu yaralı zaman
Şu boyutsal yıpranma
Ama sen tuttun beni İlayda
Ve yok ettin içimde
Sürekli büyüyen o kara deliği
Evet gökte binlerce yıldız var
Ama ben hepsinden uzağım
Senin dışında İlayda
Evet bu karanlıkları bölen
Binlerce ışık yayılıyor sonsuzlukta
Ama benim yüzüme vuran
Yalnızca senden saçılan ışıklar
İnan bana İlayda, inan

Terk ederek geceyi
Bulacağım yeni kafiyeler sana
Yaşamak bir oyunsa
Sana kaybederim İlayda
Yaşamak bir amaçsa
Bu da sen olursun hatta
İtirafıdır bu bir şairin
Gizlediği şiirinden
Bu bir şiir değil artık
Mektup yarama
Yarama dökün İlayda

Bu aşkın sonunda
Olmayacak süslü bir veda
Naif sözlerle dokunmuş
Ve olmayacak bir mektup
Kendi kendini okumuş
Çünkü bir kişiyiz artık
Senin ile İlayda
Bu koca dünyada
Silinmez aşkımızla

Bahadır Çiftlikli
Kayıt Tarihi : 28.6.2022 00:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


-İn cresente vulnera rosa: "yaramın içinde büyüyen güle" Bunu aslında Latince olan bir deyim veya tabir değil, benim Sezai Karakoç'un Mona Rosa "yalnız gül- tek gül" şiiri tarzında bir şiir yani bir itiraf şiiri yazmam ve şiirin adı yerine bunu ithaf edilen kişi olarak birleştirmemden kaynaklanıyor. İsimle yapmak yerine ithaf kısmında da bu yüzden bu yazıyor. -La bella dams sans merci: Bu ünlü İngiliz romantik şair John Keats tarafından 1819 yılında 15. yüzyıl Fransası’ndan ve hikayelerinde esinlenerek yazılan bir şiirin ismidir. Şiirden ise esinlenerek yapılan birçok tablo bulunur. Şiirin ise hikayesi şu ki bir savaş kahramanı şövalye evine dönerken bir su perisi ile karşılaşır ona aşık olur ve onun götürdüğü yere onunla birlikte gider. Su perisi onu götürdüğü yerde öldürür ve sonsuza kadar lanetler. Şövalyenin ruhu ise sonsuz aşk ve ızdırap ile öldüğü yerde kalır ve çığlıkları orada sürekli yankılanır. Tablolarda ise su perisi her zaman kızıl saçlı ve renkli gözlü atfedilir. Bunu dışında orada bu şiirin ismini, şiirin o kısmında kullanmamın diğer amaçlarından biri de isimlerin etimolojisi ki onu da şöyle açıklayayım; İlayda Türkçe kökenli bir isim ve anlamı su perisi, Bahadır ise aynı şekilde savaş kahramanı anlamına gelen bir isim.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bahadır Çiftlikli