İtirafçı bir karakol ifadesi

İzzet Bilici
58

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

İtirafçı bir karakol ifadesi

Binlerce zelzelenin enkazı yığılmış ruhumuza
Dişlerimizde çürümüş sesimiz konuşamamışız. Sonra birileri gelip ufak bir sevinç tedarik etsin diye göbek kordonlarımızı bağlayıp safları sıkıştırmışız 7 kıtada
Kim miyiz?
Bozuk düzende durmuş donmuş minnacık bir çarkız. Sistemi değiştirmeye yeltenmiş ama ters tepmiş içine sıçmışlarız. Güzel bir sevgiliden edilgen kopmuşuz sürekli, karaborsaya düşüp kendimizi defalarca satın almak istemişiz sonra ne olmuşsa artık kendimizi yine kaybetmişiz. İnanmak istemişiz, sevmek istemişiz, tapmak istemişiz ama korkmak istememişiz. Bir yol kenarı dikeni olup yolcunun gözüne batıp durmuşuz, şarampole kırılmış bir direksiyonuz, sürekli kayan o ayak var ya işte biz hep oyuz. Geçtiğimiz her sokakta bütün sevaplarımızı kendini doğuran bir fahişeye hibe edip eldesiz yaşamışız. Bizler ki hiç tapılmamış bir tanrıçanın en takvalı kullarıyız.

Kıpırdatsa kendini dünya ve demir balyozunu vursa bütün uzaklıklara yine de kırılmaz bu mesafe
Alt tarafı bir hayal bile iki adım gitmez öteye
Gidemiyoruz ne ileriye ne de geriye...
sağanakları avuçlayıp getirebilir misiniz bize?
Sahranın kuruyan kırkıncı kuyusuyuz sadece
Doldurmuyor içimizi, içimize dökülen kovulmuş sular
Bir fırtına kopuğu kadar yıkıcı
Düşman kadar merhametsiz,
Recm taşı kadar kan kokuyor çağımız.
Sığamıyoruz tren vagonlarına
Kamplar yetmiyor bizi toplamaya
Yeteri kadar ölmüyoruz kentlerinizde
Yeteri kadar yaşayamıyoruz.

İçine düşüp vardığımız heryer aynı
Ağaçlar, kayalıklar, nehirler ve gökyüzü...
Bereketini çoktandır kaybetti ihtiyar dolunay
Kısır bir hayat bahşetti ellerimize terkedenler
Yaşam ürkek bir keçi koşuşturmasından ibaret
Kalkın da kovalayın yalnızlığımızı
Deşin sizi bizden ayıran sis perdesini.

Ey uçurtma hançerleyen ülkenin vatandaşları!
Ey bitmek bilmeyen at kıran mevsimi!
Kurumaz bu ıslak elmacık kemiği
Penceremize karışmaz bir daha kasımpatı çiçekleri.
Hepinizin gözlerinde bir sığınmacı olduk
Hepinizin nezdinde bir çağın vebası,
Bastırılmış bir isyanın idama götürülen isyancısı olduk.
Affedemedik ırmağa biat ettiren denizi
Affedemedik bizi bu halde sevgisiz bırakanları
Şimdi en sömürge yerimizden kurtardık ayaklarımızı
Sürülmüş bir kavim gibi göç ediyoruz içinizden
Ağıtlar yakıp kendimiz yanıyoruz bu yollarda,
Bekleyin az,
Yarın daha çok uzaklaşıp sessizce kaybolacağız diri bir körpe karanlıkta.

İzzet Bilici
Kayıt Tarihi : 13.12.2018 17:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İzzet Bilici