bak, kanlar kozasından tel tel derin iştiyak duyuluyor
acizliğin tortusu dursa da öyle şevkimde
ket vurmamalı paslı saatlerine günümün
kokusundan ibret alarak kınımdan çıkıp
azmimden yalnızca bir makas yalnızca almalıyım
ve görmeliyim yığınlardan azametini
içimden sızmaya çalışan hergelede
ve hergeleye ses veren gaileye
pis yalaktan savrulan sıcacık küfürden âlâ
sebebi hasareti sormalıyım en umulmadık anında
mazrûfa değil zarfa baktılar ne kaldı geriye benden
ancak zamanı öğüttüm hemhâl olamadım derdimle
her vakit aynı kulplara tütsülendim usanılmadan
kölesi olmaya karşın meçhul bir sadakatin
yoksa âdem evladının pusulası mı bozuk
cürmünden öteye varamıyor
ki üç cesarete denk, yalnız bir huzursuzluğumuz
kaygıdan mavzerlerin alnında dört kelam
astarında asılırken yaşayan göklerin
bin ikramı alaşağı eden sahici bir kıyama
teselliyle geldik meşhum gırtlaklardan
kıyam içinde çakırkeyif ritim tuttuğumuz
ezgisi nahoş musikilerinde, şeytandı
raks ettiren, laçka sözlerle
manasını bana anlattırırdı lakırtılarının
kaşlarında işlenmiş örgülü bir saçak
vaadi yelkenliden miras buruk bir sevinç
sorun ki ne kendi içimde bir durak buldum
ne de pileli pantolonumun cebinde bir erinç
yine de birileri beni kurtaracak
kavramak ayak ucumdan ispinozun tez sıçrayışı
yazgımdan parça parça eksilen yaprak
yargılara karşı lafı güzaf benimkisi
huzurun burcunda ikamet eden
müsellah iki sözün borcu var
avucumdan yalapşap dolanan sular
sokak kedilerine ödünç verdiğim afili zehir
belki de şebekemden damlamaya muktedir
dillerinde isyanları perçem perçem
ama haykırmaya mecal yok ama işittim
çığlıktaki merhamet taşa dönüşmeden
çünkü bir vakit de ben onlara sırdaşlık ettim
zahmetlere mukabil yeniden feyz alarak
kulağını kızdıran sinsiliğe şap atmış al yanak çocuktan
karşısındayım eyzan
dudağım düşmeye meyletse de düşüncelere yanlamayacak
sitemime iliştirdiğim ekim, on bir
satır aralarında yaşadığım hayatımda
satır aralarında yaşayan hayatımın
vehmine sıkıştırıp andını içtiklerim
dişlilerinde mürekkep bir vagonda
beraber yontulmuşcasına araftayız
siması gözden silinmemiş hatıra
öylesine tanıdık, akıbetine vardığım
öylesine gıcır gıcır vagonda onlarca varyemez
dört yanım somurtkanlığı düstur edinmiş
suretlerine dağlanmış nefret, silinmez
öylesine tanıdık ki nefsimde tanınmaz tasa
neşter vurulup da girilmemiş gibi kanıma
kayıtsız şartsız tutulmuşum
göğüslerden cirite tutuşan simsarlığın
güneşin rahminden doğduğuna
kani oluşum evet, bugündür
raylar hıçkırdıkça hıçkırırdı
çehresi değişen pencere, derin intibah
dehlizlerde yavrulanan karanlıktan maviliğe
adımlardan uzak büyüdük fersah fersah
ufuklarda görünendi sevişmenin kuytusu
griye boyanmış akşamdan kalma kadife bir neşe
talaş yuttururduk yorulmuş vakte boğdururcasına
esen yeller dolu dizgin gemsiz kör kısraklardan
olancasına olancasına
nihayetinde yaşanılan, onulmaz kasisin tekiydi
kursağımdan arta kalanı kelebek kanadına yükledim
tırnaklarımda törpüledim yavru kedinin melalini
vardı, var olacak şüphe yok
manzaramda almayan devrimci havsalası
kantarımda yaz başlangıcı bir taze naaş
yalnızlık vagondaki kırık ahşap çerçeve
yalnızlık tenime saplı pıhtı atan çuvaldızım
tahammül eşiğim aşınıyor ya
beni avanak düşlerimle tek başıma bırakmayın
yoksa cellatlara rengimi bir avuç suda boğduruyorum
ama ben öldürtmedim bendeki conatus’u
gelgelelim yoruluyorum mecruh halimdeki belirsizliğe
rahmet mi dilemeli?
tövbedir sıkı sıkı, sık sık
hatrına çiğnediğim karanfil çünkü
hüküm giyeceğim dilimin muştusundan
ihtara sebep arzın benden son isteğini
sakladım şad olmanın kiremit raflarına
izinde ağır ağır sesleneceğim
tonuna saplanmışım mıh gibi
ve çalakalem düşenim şairin deminden
yalnız ben görürüm gülüşünde fecri
çünkü yalnız benim paletime ait kızıllığı
yok bir beis tuvalime dökülen kuş şahit
konyak sarısı parkelere amansızca yavşayan
örselenmiş perdelerin arkasında
seyirciye kapalı bir pandomim
hissemize düşen hissine vardıklarımız
ortalıkta görünen, fuayede saklı
sözlerine yetişemeyen beste
gizlice arzularında ağlamaklı üşür
yalnız noktalar mateme bulanmaz, pirüpak
dünü bugünü fuayede saklı
dünüm bugünüm fuayede saklı.
Kayıt Tarihi : 12.11.2023 23:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
18. yaş.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!