İsyanlarda Gönlüm/üz Şiiri - Murat Nail ...

Murat Nail Güney
679

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İsyanlarda Gönlüm/üz

Kalbim toy bir çocukken sevmiştim seni,
Aklıma gelmemişti anti-vuslat ihtimalleri,
Günbatımlarında çakıl taşlarına,
Seni sormak yoktu hesapta. körfezde her akşam.
Hayallerimde bile kaybolacağın bir gün,
Elimi bile sıkmadan, yüzüme bile bakmadan,
Arkanı dönüp çekip gidebileceğin yoktu,
Çocuk gözlü, sıcak gevrek simit bakışlı sevgili…

Henüz misketlerim vardı,
Şeytan uçurtmalarım vardı Şeytanı hiç görmemiş,
Gazoz kapaklarından dev gibi bir servetim,
Kağıttan yelkenlim vardı engin okyanuslarında düşlerimin…
Penceremin perdesi hep aralıktı yirmi dört saat,
En önemli işimdi cama çıkışını beklemek.
En az uykuyu sevdimdi ben… en çok seni beklemeyi,
Kumdan kalelerim, kurşundan askerlerim,
Muzaffer bir Kral edasıyla yürüyüşümdü asaletim.

Kır kahveleri vardı Emirgan’da, Hisar’da,
Kanlıca’da şekerli yoğurt yerdik okul harçlığımızı artırıp.
Yenikapı’dan banliyö ye, Eminönü’nden vapura kaçak binerdik,
Elimizin altında her zaman bir kağıt kalem olur,
Akrostiş şiir yazardık aşklarımıza,
Mobilet kiralayıp, günde kaç kez geçerdim evinizin önünden,
Benzin biter, umudum bitmezdi.
Bütün dünya benim olsa bir “sen” etmezdi…

Bir ben severim seni herkesten fazla,
Bir ben mutlu ederim, bir benle uçar bulutlara diyordum,
Alternatif düşünceleri tanımıyordu beynim,
Az veya çok, kısa veya uzun, mor veya siyah yoktu,
Hasretlerin izdüşümleri henüz tanışmamıştı yüreğimle,
Ne yağmur sonrası ebemkuşağı,
Ne grup kızıllığında martıların çığlıkları,
Kesmiyordu sensiz saatlerin sancısını.
Kuş sesleri hatırlatırdı zamanın tik-taklarını sadece,
Dağların gölgesi düşmezdi oturduğumuz semte,
Ben dağların gölgesine düşerdim hüzün saatlerimde,
Gölgelerse hüzünlerimin üzerine…

Mor menekşeler var mı yine pencerenin önünde,
Yine güvercinlere ekmek atıyor musun?
Yine yıldızların altında, üstü açık yatıyor musun?
Ateş böcekleri gibi ışıl-ışıl mı yine gözlerin,
Deniz kabuklarını toplayıp, diziyor musun raflara,
Ayçiçeği çıtlatıyor musun ay ışığı altında,
Denize taş atıp sektiriyor musun?
Yine birilerine “kara sevda” çektiriyor musun?
Kaç bahar teslim oldu kışlara senden kopalı,
Kaç kez gönül kapın aralanıp kapandı,
Bir zamanlar bu çocuk, sana adeta tapandı…

Ben yine şeytan uçurtmalarına adını yazıp,
Salıyorum rüzgarla engin göklere,
Kuşlar sesimi sana iletsin diye.
Kedilerin var mı yine, pamuk, tekir, sarman,
Sigara içiyor musun hala “yeni harman”…
Duruyor mu masanda mor çiçekler yan-yana,
Saksılara folyolar sarıp,
Rengarenk boyuyor musun?
Bak yine döndüm İstanbul’a,
Sana sesleniyorum yedi tepeden,
Duyuyor musun?

Bir bakışın kaldı endamlı ve mağrur,
Bir de rüzgarla savrulan sarı saçların aklımda.
Sahi o zamanlar pek moda “devrimci” modeli parkan da vardı,
Üstünde el örgüsü beren,
Bizimse güller açardı bahçemizde Yediveren…
Gül dikenlerini sevmez kırardım peş-peşe,
Bilmezdim dikenlerin gül sevgisinin bedeli olduğunu,
Neden sonra fark ettim dikensiz güllerin solduğunu…
Bu yüzdendir belki de bunca yıl,
Hiçbir gülün dikeni olamayışım,
Bundandır en büyük sevgilim deyişim yalnızlığıma,
Bundandır alnımdaki çizgilerin gül dikenlerinden çok oluşu,
Kara geceleri yar diye sarışım koynuma,
Hangi yaprak dökümünde sarılacaksın boynuma?

Sildin mi anılarını yoksa,ben gibi yüreğinden,
Zamanın tozlu raflarında da olsa,
Kaldı mı bir anı benden?
Korkma, itiraf et, rica ediyorum senden…
Git, gene göm başını maziye dersen giderim,
Yeter ki bir kez de olsa bana tekrar canım de,
Yok eğer zor gelirse, eski heyecanım de!
Nihavent akşamlara bırakma içindeki sözleri, söyle,
Yine “ıslak-ıslak” bakma bana öyle…

22.05.2009 İstanbul Murat Nail Güney

Murat Nail Güney
Kayıt Tarihi : 21.6.2009 11:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Nail Güney