Şu yalan dünyada
ezim ezim ezildim,
çözüm ararken dertlerine insanların
ve gönüllü hamalı oldum
dişlileri arsında çırpınırken yaşamın.
Ve tutunduğu bir dal,
Göğe çıkamamış tanrı ve ilahların.
Kutsal bir sunak gibi;
Bende soluklandı yorgun düşenler,
yeniden sunabilmek için patrona emeğini.
Kutsal bileği taşı gibi;
Bende bileyiledi umarsız aşık,
ulaşılmaz ilahına çalabilmek için zülfikarını.
Kutsal bir göl gibi;
Yeni günahlara girmek için sakat ruhlular,
sularıma yatırdı, arınmak adına tüm günahlarını.
Kutsal bir deniz gibi;
Dalgalarımda coştu tüm korkaklar,
dalgakıranlara karşı köpürtürken duygularını.
Ve yoktu Nuh’un gemileri;
Sömürü tufanı alıp götürdü ne varsa
zayıf ve nasırlı ellerinde emekçilerin,
taş yağdırdı Eros ve diğerleri
yaralı yüreğine umarsız aşıkların,
Gölde su yanıp kurudu;
Alev sardı, ruhundaki çatlakları günahkârın.
Ve deniz azıp kudurdu dalga dalga;
Tusunami olup yutuverdi bir gece,
korkmaya dahi vakit bulamadan tüm korkakları.
Ve bu yıkımlar yaşanırken;
Bir ben yoktum işin içinde,
Tanrıların ve ilahların her türlüsü vardı.
Şimdi bu şaşkın ve boş bakışlılar;
Daha yakın hayaletlere ve ruhlara,
uzak olduğu kadar yaşama ve bana.
Yok etme uğraşındalar akıl ve benliklerini,
yaranmak için hesap gününde tanrılarına…
Basit bir denklemim vardı;
Var olabilmek ve var edebilmek sizleri,
taptığınız tanrıların ve ilahlarınsa
olmadı böyle bir derdi, hiçbir zaman.
Ve siz; Kulluğuna soyunduklarım,
gece gündüz yakarırken tanrılara,
yarım bir gülüşü bile esirgediniz
benden ve benim gibilerden.
Ve bir gün gelir;
Tufanlar sonrası kuru kırık dallarım,
kırılan kayalardan küçük küçük parçalarım,
kuruyan göllerden pul pul balıklarım
ve durulan denizlerden geriye,
renk renk güzel çakıl taşlarım kalır…
En önemlisi;
Değişir bir gün kutsal dağların adı,
unutturur sonrakiler, önceki tanrıları.
Ve ben sizlere;
Tattırmadım acıdığım kadar acıyı,
çektirmedim çektiğim kadar üzüntüyü,
yaşatmadım kırıldığım kadar kırgınlığı…
Ve; Ne ilah olabildim ne de tanrı...
Fakat ben hala varım inadına,
üstelik insanlar tanrılardan öncede vardı.
Kayıt Tarihi : 12.3.2007 20:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Tattırmadım acıdığım kadar acıyı,
çektirmedim çektiğim kadar üzüntüyü,
yaşatmadım kırıldığım kadar kırgınlığı… 'Şair yüreği yufkadır. Ezilir, ezmez. Tebrikler, selam ve sevgiler.
Sevgilerimle. Yılmaz Turpcu
TÜM YORUMLAR (8)