Bir nota düşün.
Sol yerine çığlık,
mi yerine ağıt,
la’sı suskunlara sığınak,
do’su yumruk gibi iner duvara.
Her ölçüde zulmün sesi,
her ezgide bastırılmış bir nefes.
Bir marş yazılır gizlice,
demir kapının ardında.
Tutukludur kelimeler,
Lâkin zincire gelmez birisi:
Direniş!
Çalar direnişin ezgisi hücreler arasında.
Gölgesi uzar gardiyanın
ve demir kapılar,
bize değil,
kendi vicdanına kapanır...
Biz değiliz içeride,
asıl dışarısı tutsak
suskunluğa...
Biz dizelerle öreriz geceyi.
Utançsız bir şiir kurarız
gelecek kuşaklara.
Her harfi hesap sorar,
her hecesi gelecek kokar,
bir manifestoya dönüşür kelimeler.
Zulüm varsa,
Ses de vardır!
Ve o ses,
bir çobanın kavalında,
bir annenin ninnisinde,
bir çocuğun “neden”inde
ya da bir tutsağın ranzaya kazıdığı
son cümlede yankılanır.
Unutma:
Herkes sustuğunda
Bir tek ses kalır geriye...
İsyan!
Ne notaya sığar,
ne kitaba,
ne kurala,
ne yasağa..
O, tarihe düşülmüş
en haklı sestir.
Bir çırpıda bestelenmiş
ama yüzyıllarca sürecek olandır.
Ve biz,
her gün yeniden yazarız onu:
Ranzada,
sorguda,
işkencede,
mahkemede,
sokakta,
tarlada,
fabrikada,
dağlarda.
Çünkü biz,
boyun eğmemiş cümlelerin çocuklarıyız
ve kalemimiz sustuğunda,
şiir kanar...
Kayıt Tarihi : 30.7.2025 01:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)