Sen benden vazgeçtin,
Bütün şehir gözlerimin önünden,
Uygun adım, isyan!
Masum değildim! Lakin hiçbir art niyetimde yoktu: kilometreleri arşınlayıp geldiğinde. Camı kırık bir evin soğukluğu kadar, soğuktu içim. Ben sadece buz tutmaktan korktum. Öğrenememiştim hala, faydasız korkunun bir b.’a yaramadığını – kaç yüzyıllık gelenekti halbuki, ilk insanın yaratılışından bu yana. Hacimsiz bir şekilde, kendine bile yanılabiliyor işte insan.
Her aşk bir parça çocukluk taşırdı: mini minnacık bir ateş, ilk yüreğinde. Bu sebeple soysuzlaştım, ilk yattığımda dizine. Böyle başlamıştı masal. Kendimi teselli değil. Açıklanamayacak tehlikeler vardı, kendi nefretimde; terki geç kalınmış. Yalan söylemiyorum. Çok söylemişliğim, çok sessizliği bozmuşluğum vardır. Çiçeğin solgunluğu gibiydim, ağzıma aldığımda, dilindeki şerbeti. Senin suçun yok! Ben budala bir kahramanım. Tanımım budur. Çok gördüm kendime, bu masaldan payıma düşen elmayı.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta