Ben Doğu Türkistan'da bir Uygur,
Moldova'da Gagavuz, Kırımda Tatar'ım,
Kafkasya mücahit bir Çeçenim,
Azatlık’ta, Bakü'de Dağlık Karabağ'da Azeri.
Ben toprağına hasret Ahıska Türk'üyüm,
Hocali'de bir köylü, Bosna'da Kosova'da
Haksız, ahlaksız bir intikamın,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Yıllardır yapılan da bu zaten. 'sövmek' ...Ama yıllardır değişen birşey de yok. Demek ki sövmekle-dövmekle çözülmüyor bu ve benzeri sorunlar. Şiiriniz bendini yıkmış sel gibi.. Öylesine coşkulu. Kaleminize sağlık sayın Gökhan Ateş...
Tebrikler..zaten türkün türkten başka dostu yoktur..
Haklı söze ne denile bilinirki ancak teprik edilir diline sağlık arkadaşım saygılar++
Osman hocam saygılar,
Kardeş derken millet olarak kardeş mikletlerden bahsetmek istemiştim, hani kardeşinide tanımayan birmillet benliğini yitirmiş bir millettir ve sövmek gerekir diye düşündüm...
Tekrar saygılar...
...pek değerli genç kardeşim ATEŞ;
...şiir son derece güzel ve anlamlı bir duygu seli içerisinde kaleme alınmış bu vesileyle sizi alnınızdan öperim.
...ama bir ağa beyin olarak kesin-kez şu sözümü iyi dinle ve;
Kardeşin, dostun ya da muhanetin,
Gelmişine geçmişine sövmek istiyorum.
Analarına, babalarına, atalarına,
Haykırıp sövmek istiyorum…
...bu dizeleri yeniden çalış. şiirin güzelliğini bunlar gölgede bırakmış ve günah selinin içine çekmiş.
...o iki eleştirimin yerine acizane iki önerimi sunuyorum ve eminim çok yakışacak;
Kardeşin, dostun ya da muhanetin,
Nasipsiz Nesline kurşun olup yağmak istiyorum
Analarına, babalarına, atalarına,
Haykırıp hainliklerini yüzlerine KUSMAK istiyorum.
...mutlaka değerlendirmenizi ve olumlu ya da olumsuz bir cevap vermenizi (hem şiirin altında hem de özelime) istirham ederim.
Türkün Türkten başka dostu yok, Bütün zulüm Türün üzerinde, oyunlar hep türklerin üstünde oynanıyor. Asırlardır bu böyle. Biliyorlarki türkler birlik olsa dirlik olsa onların hakimiyeti bitecektir. Türkün boyunduruguna girmrmrk adına bütün bu oyunlar....Şiirini kutluyrum kardeşim. Sevgi ve selamlarımla...++
yağmur gibi bir kızgınlık insanlık suçu işleyenlere lanetleme akıcı bir nefeste okunası gelen bir şiir.. yürek sesiniz hiç susmasın tebrikler şiir tadında güzel paylaşımlarda buluşmak üzere sağlıcakla kalın...
Sayın arkadaşım her ne kadar sövmek kelimesi insanım diyenin ağzına yakışmıyorsa Katliam yapanlara soy kırımı yapanlara inkarcılara asalak hızsız ve kaypaklara sövmek gerekiyor.
Güzel bir çalışma kutlarım
düşünceler şiirce akmış, kutluyorum..
anlam ve anlatımı mükemmel,severek okuduğum müstesna şiir.anlayan okuyunca oda anlasın:))))
tebrikler ve saygılar sunuyorum..
Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta