İSTİRİDYE' nin İNCİ TANESİ

İnci Germenliler
432

ŞİİR


39

TAKİPÇİ

İSTİRİDYE' nin İNCİ TANESİ

İnci sancı mahsulüdür

İnci, inci dediniz
İndiniz dibe
Değer verdiniz sözde
Deldiniz yüreğinden
Dizdiniz birer birer ipe

Beklemediğim bir anda
Giriverdi kabuğuma
Minicik bir kum tanesi
Sığındı bağrıma
Sardım sevgi kundağıma
Uyuttum kucağımda mışıl mışıl
Büyüttüm sabırla
Sedefimle parlattım pırıl pırıl

Dalgalar sallardı salıncağında
Rüzgarlar ninni söylerdi
Yosunlar okşardı usul usul
Ne kadar mutluyduk
İncimle biz..
Kıyısız okyanusun kuytusunda
Yoktu kimseye zararımız
Sessizce yatardık koyun koyuna
Hiç ayrılmamaktı kararımız
Nasıl buldunuz oralarda
Getirdiniz bizi oyuna……

Bir tanemi benden çaldınız
Koynumdan koparıp aldınız…….
İnciyi keseye
Beni attınız yere
Kalıverdim incisiz
Bıraktınız bir tanemi istiridyesiz.........

Kabuklarım kırılır
Çakıllarda çatır çatır
Acısıyla inleten
Dalgalarla boğuşurken
Hasret çığlığım mıydı denizi titreten?
Okyanusun ıssız koylarında avlarken incileri
Görmezsiniz ki
Çisil çisil dökülür gözlerimden
İnciler iri iri

İncim gerdanda kırıtır
Hanımın boynuna dolanırken
İnci avcıları sırıtır
Cüzdanları dolarken………
Herkes memnun yerinden
Kimse anlamaz kimsenin halinden.........

İnci Germenliler
Kayıt Tarihi : 25.1.2012 15:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Tavit Kürkçüoğlu Kime : İnci Germenliler 1 Tarih : 25.11.2014 09:29 (GMT +2:00) Konu : İNCİ ŞİİRİ İNCİ Yüzlerce sene evvel çok güzel bir kız varmış. Ayağına kapanıp bütün gençler yalvarmış Bu eşi bulunmayan güzeli almak için. Erimişler aşk denen alevden için için, Güneşin sıcağıyla eriyen karlar gibi; Hepsinin bu sevdadan hicran olmuş nasibi... Böyle yaşıyorlarken dünyalarına küskün, Güzel kız davet etmiş aşıklarını bir gün. Demiş:'Elbet veremem gönlümü hepinize, Fakat bir müsabaka açıyorum ben size: En güzel en kıymetli inciyi bana her kim Getirirse onunla artık evleneceğim...' Aşıklar mallarını feda edip satmışlar, Dört taraftan en büyük inciyi aratmışlar. Yüzlerce sene evvel bir saz şairi varmış; Bu gencin de gönlünü o kızın aşkı sarmış. Aklını alıvermiş gök ela renkli gözler; Her dakika biricik sevgilisini özler, Her dakika ağlarmış, sızlarmış, ah edermiş; perişanmış, mahzunmuş, derbedermiş.. Duymuş müsabakayı bu aşık da nihayet, 'İnci nedir' diyerek o anda etmiş hayret. Çünkü o ana kadar inciyi bilmiyormuş. 'İnci nasıl şey? ' diye bir ihtiyara sormuş: 'Ben onu hiç görmedim gezdim de diyar diyar.' Demiş ki zavallıya gülümseyip ihtiyar: 'Güzel bir taştır inci, kadınların süsüdür; Durduğu yer onların açık, beyaz göğsüdür. Denizden çıktığından pahalıdır gayetle.. Bu sözleri duyunca aşık bakar hayretle, Der ki:'Ben deniz nedir, onu da bilmiyorum.' İhtiyar denizi de anlatır: 'Dinle yavrum, Bu öyle bir susur ki ufuğa kadar açık, Bazen dalgalar kıyısında ufacık; Bazen fırtına çıkar, hava olunca lodos, Deniz birden kudurup kayalara vurur tos. Sen karada gezmişsin belli bu yaşa kadar. Bu dağların ardında çok uzak bir deniz var. Pek merak ediyorsan yürü, memleketler aş.' Saz şairi, bu sözler bitince, yavaş yavaş Denizi bulmak için seyahate koyulur; Uzun yollar üstünde harap olur, yorulur. Nihayet gök toprağa ışığını dökerken Bir sahile yaklaşır, henüz şafak sökerken.... Aradan bir yıl geçip nihayet mühlet bitmiş, Aşıklar akın akın kızın yanına gitmiş. Hepsi de dizilmişler önüne birer birer; Ellerinin üstünde donuk, beyaz inciler. Güzel kız seyre dalmış,oturarak yerine; İpek elbisesinin uzun eteklerine Bütün delikanlılar koymuş hediyesini! Gözlerini açarak herkes kesmiş sesini: 'Acaba hangisini kabul edecek? 'diye. Dışardan bir gürültü duyulmuş o saniye: 'Bırakın muradıma ben bugün ereceğim, Bırakın sevgilime inciler vereceğim...' 'O da getirsin' diye güzel kız vermiş izin, Şair içeri girmiş tereddüt etmeksizin. Anlatmış kalbindeki sızlayan bir yarayı, Anlatmış uzun uzun bütün bu mecarayı. 'Ben bir şair aşıkım, elimde bir kırık saz, Yapyalnız yaşıyorum, derdim çok, sevincim az. O güzel gözlerine bir pınar gibi gönlüm Yıllarca aka aka tükendi tahammülüm. Fakat seni unutmak gelmiyordu elimden. Ve bir gün işittim ki inci istemişsin sen. Ama bu ana kadar görmemiştim ben onu, Öğrendim bu incinin denizde olduğunu. Deniz nerede diyerek arıyordum bu sefer; Aşkının kuvvetiyle aştım dağlar tepeler. Nice ülkeler gezdim nice dağlar dolaştım, Bir sabah sonu gelmez bir denize ulaştım: Güneş içinden doğup içinden batıyordu; Sular arzın üstüne yaslanmış yatıyordu. Rüzgar yavaş esiyor,engin sessiz, durgundu; Vücudum aylar süren yolculuktan yorgundu. İndim büyük denizin o büyük sahiline İncileri topladım,uğraşıp didinerek. Aşıkın sözlerini dinlerken kadın erkek; Şair omuzundaki bir torbayı uzatmış, Yere bağını çözüp, incileri boşaltmış. Fakat o anda herkes kahkahalarla gülmüş: Çünkü inci yerine çakıl taşı dökülmüş. Güzel kız genç aşıka demiş: 'Bunu iyi bil: Bu, parayla alınan incilere mukabil, Senin çakıl taşların pek değerlidir elbet; Şair! Yaşayacağım seninle ilelebet..' Nazım Hikmet

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İnci Germenliler
    İnci Germenliler

    Tavit Kürkçüoğlu
    Kime : İnci Germenliler 1
    Tarih : 25.11.2014 09:29 (GMT +2:00)

    Konu : İNCİ ŞİİRİ


    İNCİ
    Yüzlerce sene evvel çok güzel bir kız varmış.
    Ayağına kapanıp bütün gençler yalvarmış
    Bu eşi bulunmayan güzeli almak için.
    Erimişler aşk denen alevden için için,
    Güneşin sıcağıyla eriyen karlar gibi;
    Hepsinin bu sevdadan hicran olmuş nasibi...
    Böyle yaşıyorlarken dünyalarına küskün,
    Güzel kız davet etmiş aşıklarını bir gün.
    Demiş:'Elbet veremem gönlümü hepinize,
    Fakat bir müsabaka açıyorum ben size:
    En güzel en kıymetli inciyi bana her kim
    Getirirse onunla artık evleneceğim...'
    Aşıklar mallarını feda edip satmışlar,
    Dört taraftan en büyük inciyi aratmışlar.
    Yüzlerce sene evvel bir saz şairi varmış;
    Bu gencin de gönlünü o kızın aşkı sarmış.
    Aklını alıvermiş gök ela renkli gözler;
    Her dakika biricik sevgilisini özler,
    Her dakika ağlarmış, sızlarmış, ah edermiş;
    perişanmış, mahzunmuş, derbedermiş..
    Duymuş müsabakayı bu aşık da nihayet,
    'İnci nedir' diyerek o anda etmiş hayret.
    Çünkü o ana kadar inciyi bilmiyormuş.
    'İnci nasıl şey? ' diye bir ihtiyara sormuş:
    'Ben onu hiç görmedim gezdim de diyar diyar.'
    Demiş ki zavallıya gülümseyip ihtiyar:
    'Güzel bir taştır inci, kadınların süsüdür;
    Durduğu yer onların açık, beyaz göğsüdür.
    Denizden çıktığından pahalıdır gayetle..
    Bu sözleri duyunca aşık bakar hayretle,
    Der ki:'Ben deniz nedir, onu da bilmiyorum.'
    İhtiyar denizi de anlatır:
    'Dinle yavrum, Bu öyle bir susur ki ufuğa kadar açık,
    Bazen dalgalar kıyısında ufacık;
    Bazen fırtına çıkar, hava olunca lodos,
    Deniz birden kudurup kayalara vurur tos.
    Sen karada gezmişsin belli bu yaşa kadar.
    Bu dağların ardında çok uzak bir deniz var.
    Pek merak ediyorsan yürü, memleketler aş.'
    Saz şairi, bu sözler bitince, yavaş yavaş
    Denizi bulmak için seyahate koyulur;
    Uzun yollar üstünde harap olur, yorulur.
    Nihayet gök toprağa ışığını dökerken
    Bir sahile yaklaşır, henüz şafak sökerken....
    Aradan bir yıl geçip nihayet mühlet bitmiş,
    Aşıklar akın akın kızın yanına gitmiş.
    Hepsi de dizilmişler önüne birer birer;
    Ellerinin üstünde donuk, beyaz inciler.
    Güzel kız seyre dalmış,oturarak yerine;
    İpek elbisesinin uzun eteklerine
    Bütün delikanlılar koymuş hediyesini!
    Gözlerini açarak herkes kesmiş sesini:
    'Acaba hangisini kabul edecek? 'diye.
    Dışardan bir gürültü duyulmuş o saniye:
    'Bırakın muradıma ben bugün ereceğim,
    Bırakın sevgilime inciler vereceğim...'
    'O da getirsin' diye güzel kız vermiş izin,
    Şair içeri girmiş tereddüt etmeksizin.
    Anlatmış kalbindeki sızlayan bir yarayı,
    Anlatmış uzun uzun bütün bu mecarayı.
    'Ben bir şair aşıkım, elimde bir kırık saz,
    Yapyalnız yaşıyorum, derdim çok, sevincim az.
    O güzel gözlerine bir pınar gibi gönlüm
    Yıllarca aka aka tükendi tahammülüm.
    Fakat seni unutmak gelmiyordu elimden.
    Ve bir gün işittim ki inci istemişsin sen.
    Ama bu ana kadar görmemiştim ben onu,
    Öğrendim bu incinin denizde olduğunu.
    Deniz nerede diyerek arıyordum bu sefer;
    Aşkının kuvvetiyle aştım dağlar tepeler.
    Nice ülkeler gezdim nice dağlar dolaştım,
    Bir sabah sonu gelmez bir denize ulaştım:
    Güneş içinden doğup içinden batıyordu;
    Sular arzın üstüne yaslanmış yatıyordu.
    Rüzgar yavaş esiyor,engin sessiz, durgundu;
    Vücudum aylar süren yolculuktan yorgundu.
    İndim büyük denizin o büyük sahiline
    İncileri topladım,uğraşıp didinerek.
    Aşıkın sözlerini dinlerken kadın erkek;
    Şair omuzundaki bir torbayı uzatmış,
    Yere bağını çözüp, incileri boşaltmış.
    Fakat o anda herkes kahkahalarla gülmüş:
    Çünkü inci yerine çakıl taşı dökülmüş.
    Güzel kız genç aşıka demiş: 'Bunu iyi bil:
    Bu, parayla alınan incilere mukabil,
    Senin çakıl taşların pek değerlidir elbet;
    Şair! Yaşayacağım seninle ilelebet..' Nazım Hikmet

    Cevap Yaz
  • Talat Semiz
    Talat Semiz

    Gerçekten yaşamın nesnel yapısında her maddenin özü olan bir sevgi bağlılığı vardır. En çok sevdiği birşey olmayan canlı yok gibidir dünyada. İstiridyenin sevdiği inci tanesi ona yaşamın değerini, amacını, nedenini anlatır. İnsanların incisiyse sevgidir. Kalbimizde derin bir yerde saklı durur ve yaşamın değerini, insan oluşumuzun bilincini, ruhumuzun aydınlık temsilciliğini her zaman sevgiden incilerimiz üstlenir. İnsanın kalbi inci tanesi kadar berrak, aydınlık ve temiz duruyorsa bu mükemmelliği sahip olduğu sevginin incileşmesine borçludur. Sadeliğin, duruluğun, gerçek düşüncenin dizelere yansımasında engin bir yaşam sevgisi buldum. Sizleri bütün kalbimle kutluyorum değerli Kardeşim...++

    Cevap Yaz
  • Bircan Misirli
    Bircan Misirli

    İnsan yüreği tıpkı istiridye gibi sevgi denen o küçücük kum tanesi hiç beklemediğin bir anda girer kabuğundan içeriye...
    Sonra ona herşeye rağmen sahip çıkar emek eder bir inciye dönüştürürsünüz...Ta ki birileri gelip o emek edip değer verdiğiniz sahiplendiğiniz inciyi huzurla işlediğiniz kabuğunuzdan söküp alıncaya kadar...
    Oysa kimseye zararları yoktu asla kopamayacaklarını düşünürken bir ipe dizilirler inci inci ve o incinin güzeliğini dışarıdan görenler nasıl bir sancı çekilerek şekillendiğini asla anlamazlar kopardıkları sevgileri boyunlarına dolarken...
    İnci hanım çok etkilendim ben bu şiirden kendi dünyamda bir anlam yarattım içimden gelenleri yazdım buraya sizin şiirleriniz benim için ayrıcalıklı içlerinde hayat taşıyorlar derinlerden kopup gelen yüreğe nehir gibi akan bir hayat...Derini ancak derinden korkmayanlar anlar...Bilirlerki bir kum tanesini inciye dönüştürmek hiç kolay değil...Hiç bir şey göründüğü gibi değildir...
    Sizi canı gönülden tebrik ediyorum sevgilerimle kalın....

    Cevap Yaz
  • Reyhan Altaş Şairler Dünyası Grubu
    Reyhan Altaş Şairler Dünyası Grubu

    YÜREĞİNİZE SAĞLIK KALEMİNİZDEN MISRALARA DÖKÜLMÜŞ AKICI VE ANLAMLI BU GÜZEL ŞİİRİNİZİ BEĞENEREK OKUDUM ŞAİR YÜREĞİNİZ VAR OLSUN YÜREĞİNİZ SEVGİYLE DOLSUN KALEMİNİZ UMUT IŞIK SAÇSIN İLHAMINIZ BOL OLSUN KUTLARIM SİZİ TEBRİKLER SEVGİLERİMLE..

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    Ne kadar güzel bir empati sevgili İnci hanım...Şair bu işte . Bir incinin doğumunda istiridyenin çektiği sancıları yüreğinde duyup dizlerine yansıtabilen...Kutluyorum bütün içtenliğimle...Harikasınız cann...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

İnci Germenliler