İstiklal Marşı ve Milli Şair Mehmet Akif ...

Şükran Günay
98

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

İstiklal Marşı ve Milli Şair Mehmet Akif Ersoy


İstiklal Marşı ve Milli Şair Mehmet Akif Ersoy

Batuhan ÇOLAK

[email protected] mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır

12 Mart 1921, Türk Milleti’nin haykırdığı kahramanlıkların şiirde anlam kazanması,

12 Mart 1921, coğrafyaları titreten cesaretin, gücün ve azmin tercümesi,

Nice destanların yazıldığı ‘Kurtuluşun’ müjdecisi, TBMM tarafından İstiklal marşımızın, milli marş olarak kabul edildiği tarihtir 12 Mart 1921…

Kabul edilişinin üzerinden geçen 88 yıla rağmen her okunuşunda duygu, her hatırlanışında kahramanlık, her satırında bir destanın ifadesidir İstiklal Marşı.

İstiklal harbinin ortasında milli bir devlet kurma düşüncesinin filizlendiği dönemde başlatılan yarışmaya katılmıştır birçok şair… Hepsi birbirinden değerli, hepsi ayrı bir heyecanın metni… Lakin biri olacaktır milli şair ve onun güftesi İstiklal Marşı…

Altı ay içerisinde toplam 724 şiir gelmiştir milli marş olabilmek için, onların içerisinden de 6 tanesi seçilmiş ve son karar TBMM’dedir artık.

Milletvekilleri her şiir için uzun düşüncelere kapılıyor, hepsinde ayrı bir gurur duyuyorlardı. Ancak okunduğunda yürekleri titretecek, üzerinden asır geçse bile aynı heyecanla okunabilecek bir metin bulunamıyordu.

Son altıya kalan şiirler güzeldi… Güzeldi güzel olmalarına fakat istenilen tat tam olarak yakalanamamıştı. Bir şeyler eksikti… Kimisinde fazla duygu vardı, kimisinde ise eksik bilgi…

Maarif vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver’in aklına Mehmet Akif Ersoy geliyordu bu kutlu metni yazmak için. Lakin Mehmet Akif yarışmaya katılmayacağını ve bunun sebebinin de, kazanan kişiye verilecek paradan kaynaklandığını birçok defa dile getirmişti.

Buna rağmen Maarif vekili kararlıydı, ikna edecekti şairi…

Maarif vekili Tanrıöver Mehmet Akif Ersoy’a bir teklifle geldi; “Yeter ki yaz, sana ödül verilmeyecek” ısrarlarıyla ikna edebilmeye çalışıyordu şairi, sanki geleceği görmüşçesine…

Mehmet Akif Ersoy, ısrarlara dayanamayarak ‘evet’ demiş ve milli marşı kaleme almaya başlamıştır artık.

Geceler boyu büyük fedakârlıklar ve duygularla satırlar not edilmeye başlanmış, beğenilmeyen bölümler silinir, kâğıtlar tükenir olmuştur.

Bu kutlu sürecin sonucunda her satırında duygu, her satırında coşku, her satırında Türklük ve her satırında milletin son destanı anlatan o muhteşem dizeler ortaya çıkmıştır.

Bağımsızlık ülküsünden bir adım bile geri adım atmayan, şanlı bir topluluğun tarihe geçen şanlı bir metnidir bu…

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiirin TBMM’de okunmasına gelmiştir sıra…

Mehmet Akif, son dakikaya kadar şüphe içinde kalmış, ‘acaba beğenilecek mi’ kaygısıyla şiirin TBMM’de okunmasına kadar heyecanla beklemiştir.

Bu kutlu metinlerin yazılmasında aracı olan zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver okuyacaktır şiiri… Emin adımlarla çıktığı kürsüde şöyle başlayacaktır sözlerine:

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!

O benimdir, o benim milletimindir ancak! ”

Tüm TBMM üyeleri dikkatle dinlemektedirler. İlk dizeden sonra gururla dolan vekiller, son dizenin okunmasıyla birlikte çok büyük bir alkış tufanını koparmışlardır.

TBMM milletvekilleri ayaktadırlar ve hepsi de Türk’ün milli marşını ayakta hiç bitmeyecekmiş hissi veren bir coşkuyla alkışlamaktadırlar.

Mehmet Akif’in şiirinin okunmasıyla birlikte yüreklerde yeni marşın kabulü gerçekleşmiştir. Böylesi bir manzara neticesinde yapılan oylama da, Mehmet Akif Ersoy’un şiiri resmi olarak İstiklâl Marşı olarak kabul edilmiştir.

Mehmet Akif Ersoy, daha öncece de kabul etmeyeceğini belirtmesine rağmen kendisine verilmek istenen ödülü, üzerinde bir palto dahi olmamasına, eşinin astım hastalığı içerisinde kıvranmasına rağmen kabul etmemiştir.

Bu hareketiyle bir büyük mükâfatı daha almıştır gönüllerde…

O artık ‘Milli Şair’dir.

Gövdelerini vatan uğruna siper ettikleri, kurşunları bittiklerinde dipçiklerle düşmanın üzerine yürüyen şanlı bir neslin ifadesidir İstiklal Marşı.

Tecellisi bayrakta, mükâfatı ahrette, destanı millette, ilk gün gibi, bugün de aynı coşkusuyla…

“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl! ”.

Şükran Günay
Kayıt Tarihi : 12.3.2009 02:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Logan Lerman
    Logan Lerman

    güsell

    Cevap Yaz
  • Yakup İcik
    Yakup İcik

    Mehmet Akif Ersoy, daha öncece de kabul etmeyeceğini belirtmesine rağmen kendisine verilmek istenen ödülü, üzerinde bir palto dahi olmamasına, eşinin astım hastalığı içerisinde kıvranmasına rağmen kabul etmemiştir...

    yilladir bilirim-okurum bu yüce insanin bu dramatik hikayesini.
    icim yanar...
    günümüzde böylesi iman dolu vicdanli ve fedakar sairler yoktur maalesef.
    Mehmet Akif Ersoy kalbimin altindan sandukasinda elmas ve yakutlardan taci ile evren aski icin yaratilan venüs taslarindan yapili sarayindadir...
    Dua ile...

    Cevap Yaz
  • Şükran Günay
    Şükran Günay

    Bu yazı benim değil. Ben sadece okunmasını istediğim için buraya taşıdım:

    'Batuhan ÇOLAK

    [email protected]'

    Okuyan kardeşlerime selam olsun!

    Cevap Yaz
  • İsmail Sağır
    İsmail Sağır

    Bu anlamlı çalışmanız için tebrik ediyorum, saygılar!

    Cevap Yaz
  • Serap Demirtürk
    Serap Demirtürk

    Kaleminize ve yüreğinize sağlık sevgili Şükran Hanım. Saygı ile.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Şükran Günay