Bazen soğuk rüzgarlar bile ferahlamanızı sağlamaz. Çünkü ateş sizin içinizde yanıyordur. Küçük umutlar teselli vermez. Çaresizlik zincirleri dolanır boynunuza. Tıpkı buna benzer bir durumla karşı karşıyaydılar. Soğuk ecel terleri döküyordu millet. Hamuru bağımsızlıkla yoğrulan bu millet, ayaklarına prangalar vurulmuş, kollarına paslı zincirler dolanmış bir haldeydi. Yoktu. İmandan ve şad olmuş şereflerinden başka hiçbir şeyleri yoktu. Ha, bir de bağımsızlıkları vardı. Ama onları bağımlı hale getirmek isteyenler çoktu. Bu millet, onurluydu, namusuna düşkündü, ta ilk çağlardan beri hiçbir milletin egemenliğine girmemişti. Hiçbir çılgın onlara zincir vuramazdı. Millet, varlığından taviz verebilirdi ama bağımsızlığından asla! Semada süzülüyordu al bayrak. Üzerinde dalgalandığı milleti gördükçe, daha umutlu bir şekilde kanat çırpıyordu. Semayı ebedi olarak mesken tutmuştu, asla yere inmezdi. Bu halk bağımsızlığını asla yitirmezdi. Korkma diyecekti istiklal şairi:
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta