İstersen Vururdun Beni Sen

.İstersen Vururdun Beni Sen

Nişangahındaydım..
Çıkıp bağırmana bile gerek kalmadan..

Dağ gibi durmuyordum bu seferinde..!
Senin karsında suçlu gibi mahzundum..
İdam mahkumu olsam kanamazdı yüreğim bu kadar.

Dönüp bakmayacağım
ve de ihanette etmeyeceğim yöne
hala bakıyorum..
‘içinde sen varsın’ diye.

.Ve korkuları kabusları yaşatmadın
yaşadım.

.Romantik bir aşkın;
Saman alevi kıvılcımı değildi bilirsin.
Aynı yöne bakışın
‘yol kardeşliği’ydi yapı taşlarımız…

Götürmelimiydi? .
Taşımalımıydı..?
Yalandan dünyanın,
Mahzun kalmış sevisine...

Bataklıkta;
istisna güller gibi açmıştık sanki.
‘Ender bir durum’derken bana
bir filozoftun karsımda

Ruhum tereddüt etmedi..,
Dışa vurdu..!
Çırpındım akşamlarda.

Geceleri;
Gökyüzü seyretmeyi unutmuştum çoktan.
Şimdi o na da başladım..
…..
’Su kirliydi’ dedim utana utana
‘ rüya’ mı anlatırken
‘olsun su aydınlıktır’ dedin.
Israr ettim
Çünkü gördüğüm sel suyu’ydu
… Ve sen selin öte yakasındaydın.
Ben sana koşacağıma sen bana koşuyordun.
Üstelikte hiç affetmeyeceğim zengin karındaşım ve eşinin yanından fırlıyordun.
…..
İğreti tutmamıştım
aldığım ve benimsediğim hiçbir işi..
tutamıyordum şimdi,
Biliyordum.
’Sakınma’da vardı senin adına…
.Ki bu ‘Sakınma
‘Dalga kıran’ıydı
dalga dalga sana koşuşun

‘ dostluğunu düşünmek yeter’
.diye fırladım uykularımdan.
‘dünyanın sonu olur değil mi? ’
diye sorduğunda diyemedim kalbimi.
’evet.. sonu olur’ dedim.
Korktum sakındım adına..

.Kalbimde olmamdan değil,
seni kalbimde görmelerinden sakındım.

Korkak değildim
Korkuyu hiç ‘kendim için’ yaşamadım

.Bir gün,
mahallenin köpeklerini
gecenin ilerleyen saatlerinde
seni korkuttuğunu söylediklerinde
yüreğim kanadı
.Ben geciktirmiştim,
Biliyordum.
’.Ben Adam Değilim’ diye vurdum başıma.
….
Duydun, anladın gidip gelmeleri..
Cümlelerin kısacıktı;
‘Biliyorum’ dedin.
.’Frekans’ dedin.
‘Bende’ dedin.
İstesen vururdun beni
Nişangahındaydım
... Ve üstelik
Hora tepecek,
korkak düşmanlarımla çevriliydi dört yan.

Vurmadın..
vurulmayı da beklemedim
seviye zayıf düşmenin acılı yüreğini gördün
ne sen, bir ceylan
ne de ben senin ‘avcı’ndım
…
ölümün güzelliği olur mu?
Uçup,göçüp gitmeleri düşündüm
‘Abartıyor muyum? ’diye salladım kendimi
sorhoşşuz bir hoşluğa düştüm.
Dostlarım fark etti
bom boş bakışlarımdan da
‘Yaralıyım’ diyemedim.

Yangınlarla boğuştum
Ateşi ve ihaneti çeliğime su yaptım.
Düşmanlıklar kıskançlıklar
gölgeme yanaşamadı.hiç

Kumar oynamadım.
Hovardalıkta yapmadım.

Ama serçenin su içtiği gibi dost meclislerim oldu

Hacıyatmazı bilirmisin?
Bir türlü düşüremezler
Eğilip yine dik duruşunu sürdürür

..’Para’ dan korktum..!
Hem de realitesini bildim
Kirine bulaşmadım asla…! .

.Kavgalarda kor olan yürek
‘ Aşk’ta başkaydı..

İntizar ki,
Hem’ iyi’ hem ‘kötü’ olur mu?
Ve’ sevdaya tutulasıca’ da dedikleri gibi..
Nasıl bir ‘yürek kanatan’
Nasıl bir çelişki ‘kırk boğum..’

..Kim bilir;
Belki de hovardalar,
bu kırınganlıga teslim olmamak için yönelirler
içinde:
uzun soluk sevgi saygı olmayan
hayvani cinsel içgüdülere.

Simdi karsımda sen varsın
’Ve Toparlan 40 kından sonra’
deyip parçalarımı yerine koymaya çalışıyorum.
yapamıyorum….

Kolay elde edilmeyecek
‘sevgi’ ve ‘saygı’ya
bir ‘damla’ olsun,
‘leke’ de düşürmek istemiyorum..

İnisiyatif kullanmıyorum..!

Seni zora sokmak istemiyorum
Böyle de kalsa onun huzuru yeter.
Kapüllenecegim..!
Çarpılışımı yenmeye,
sadece dostluğunla
ısınmaya alışacağım
..
Yinede ‘sen nasıl görmek istersen’
öyle de olacağım.

Böylesi bir teslimiyet yaşamadım
Oysa Teslim olmamıştım
aylarca işkencelerde

Hayatımın geç karsılaştırdığı;
saygı, sevgi dolu istisna insanı;
Şimdi yazı yazmadığım klavyedeyim
.. Ama yazmışım bak…
Tanrı gönlüne göre,
yaşatsın seni…