Yangınsın sen; dumanı ve zehri bol öldürücü bir yangın. İçindeki doymayan şehvetin, tenden tene uzanarak arama kendini; bulamazsın! Hiç bir tende düşündüğün gibi kalıcı değildir izlerin.
Kadının teninde ki istek değil, yüreğine ulaşabilmen mesele. Akşamdan sabaha savrulan ve senin asla göremeyeceğin bulutlardan gökkuşağı açtırma şaşkınlığından da vazgeç.
Çiçek olduğunu fark eden hiç bir çiçek yüzünü sana doğru çevirmez ki! Uğultusu bol, cürümü dahi olmayan, uyduruk bir şimşeksin sen! Eğer ben, seni ölürcesine seven ben, bu satırları yazıyorsam utan kendinden!
Yüreğimdeki güzelliğin katili olduğun için utan!
Utan, dertlerinle boğuştuğun saatlerde karanlığı başına çökmesin diye siyahları üzerime çektiğim gecelerden utan! Seni bana getiren rüzgarın fısıltısından utan! Göz yaşlarımı görüp üzülmeyesin diye yüzümü senden kaçırışlarımdan, sana yaklaşma dan, uzak kalışımdan utan!
Ama en çok, Kendinden utan!
Ne sevdiği, ne sevmediği belli olmayan vicdansız bir sevgili olmaktan utan!
Olur olmadık zamanda karşıma çıkıp,Ceylanım diyebilen,betimi benzimi kaçıran bir hortlak olduğun için utan!
İstemiyorum; duru ve hüzünlü olduğuna inandırdığın gözlerinin sahteliğini, dokunuşlarının yalancılığını.
Güya büyük olan aşkından utan
İstemiyorum; soluk aldığımı sandığım, fakat yanıldığım soluk kesintilerimi ve ne zaman seni görsem, sesini duysam,titreyen yüreğimden,içime düşen ateşin iyi bir şey olduğunu düşünmek istemiyorum.
Gelip alabilirsin zalim yüreğini,yüreğimden..En önemlisi de yüreğime Emanet Ettiğin Kaypak Yüreğini istemiyorum…
21.04.2011
Konya
Kayıt Tarihi : 2.7.2012 22:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!