Bir gün gelecek uykuların kaçacak geceler boyu
Sabah olmayı güneş doğmayı bir türlü bilmeyecek
Yüreğindeki ateş sönmeyecek, acı dinmeyecek
Bedeninde özlem duygusuyla alev, alev yanacaksın
Dikilecek gözlerin tavanda bir noktaya
Saatlerce düşünüp taşınacaksın
Düşüncelerini doluya koyacaksın almayacak
Boşa koyacaksın dolmayacak
Açıp pencereyi kapkaranlık gökyüzüne bakacaksın
Gökte kayan bir yıldız görüp dilek tutacaksın
Düşerindeki imge ile hayaller kuracaksın
Hayallerinde umuda yolculuk yapacaksın
Sana sevgiyle bakan bir çift göz anımsayacaksın
Hissedeceksin yüreğinde tatlı bir sıcaklık
Güneşin doğuşunu görmeyi arzulayacaksın
Ama asla girmeyecek pencereden beklediğin aydınlık
Çok uzaklardan “makber” şiirini duyacaksın
“Her yer karanlık”
Ve gün gelecek aklar düşecek saçlarına
Pişman olacaksın binlerce kez yanlışlarına
Ve öyle bir an gelecek lanet edeceksin yaşadığına
Boşa geçen yıllarına yanacaksın
Kapanacaksın yatağına çaresizliğine ağlayacaksın
Yalnızlığın acısını yüreğinin derinliklerinde duyacaksın
Sarılacaksın kaleme dökeceksin duygularını kağıda
Yazarken benim gibi yüreğin kan ağlayacak
Ve o simsiyah gözlerinden yaşlar damlayacak
Sevmenin ve özlemenin ne demek olduğunu
İşte o zaman anlayacaksın
(İZMİR-27 EKİM 2006)
Korhan AkpınarKayıt Tarihi : 29.4.2007 03:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ham bir hayal uğruna kandırılarak bir suç örgütüne katılan ve daha sonra bütün sevdiklerini ve vatanı terkederek, çareyi yurt dışına kaçmakta bulan liseden bir sınıf arkadaşıma yıllar sonra İzmir'de rastladım. Perişan ve acınacak bir vaziyetteydi. Yaşı 50'yi aşmıştı. Saçları iyice beyazlamış, yüzünde derin çizgiler oluşmuştu. Deniz kıyısında bir çay bahçesinde oturduk, birşeyler içip sohbet ettik. Onunla ilgili hafızamda kalan en belirgin anı lise son sınıfta iken bir gece Üsküdar'daki Salacak Gazinosunda Hamiyet Yüceses'ten 'makber' şarkısını ilk kez onunla birlikte dinlemiş ve ilk sarhoşluğumuzu birlikte yaşamıştık. Yaşadıklarını anlatırken, zaman zaman gözyaşlarına hakim olamıyordu. Bütün sevdiklerini kaybetmiş olmanın acısını yüreğinin derinliklerinde taşıdığını çok belirgin bir şekilde hissediyordum. Ama bu çekmiş olduğu acı ve döktüğü gözyaşları ile kaybolan yılları ve yitirilen sevgileri geri getirmek ne yazıkki mümkün değildi. Yüreği pişmanlıklar ile doluydu. 20 yılı aşkın bir süre çeşitli ülkelerde rüzgara kapılan bir yaprak gibi oradan oraya savrulduğunu ve çeşitli işlerde çalıştığını ama vatanından kaçmış biri olarak yaşamış olmanın verdiği acı ve üzüntüyü hep yaşadığını anlattı.. Vedalaşırken son cümlesi şu oldu. 'Taa ki benliğimde hissettiğim vatan sevgisi ve vatan özlemi dayanılmaz bir hal alınca işte o zaman her ne pahasına olursa olsun ülkeye kesin geri dönüş yapmaya karar verdim.' Ve bence 'o sevmenin ve özlemenin ne demek olduğunu' çok iyi anlamıştı.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!