Vakit gece... Ay, yıldızları etrafına toplamış, gökyüzünden aşağı bakıyor. Hepsinin tüyleri ürpermiş bu seslenişten...
Bir şelâleyi andıran ipek giysileri içinde, saçları da o şelâleler gibi omuzlarından sırtına dökülen bir silûet... Karanlık ufuklara bakan kadının uzanan ellerinden, parmaklarından sanki ışıklar uzanıyor göklere doğru.
Dilinden dökülen fısıltıların, bir yakarıştan farkı yok... Sevmenin erdemiyle sessizce anlatıyor… Ulvî duygularla gölgelenmiş yüzünde derin bir sevginin izleri...
Gözlerinde anlatılamayan bir bakış var ki, yaralı ceylanlar gibi...
Bir güvercin ürkekliği... Yüreğinin atışları ellerinde yankılanıyor... Güzel yüzü, içinin ateşiyle buharlaşan gözyaşlarından sislenmiş... Saçlarını okşayan yıldızlar bilinmeyen bir kutsal ilâhi söylüyorlar... Ay; seven bir yürekten taşan sevgiye şahit, seslenişlerinden, yakarışlarından büyülenmiş gibi gözlerini kapatmış... Her seslenişi tekrarlar gibi...
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı