İşte Hepsi Bu Şiiri - Semra Karabağ

Semra Karabağ
14

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İşte Hepsi Bu

(Damla damla hasretimi suladığım Papaz karası
Usulca karışıyor kanıma, döndürüyor başımı
Senden çok uzaklarda seninle baş başa kaldığım
Bu ıssız dağ başı.)

Vazgeçtim senin şehrinin denizinden.
bütün minarelerinden, bütün kulelerinden
ve yıldız yıldız yanan yakamozlarından vazgeçtim.
Görmeyecektim, duymayacaktım, bilmeyecektim,
İnan ki gelmeyecektim,
Sıcak yaz gecelerinin kollarında
Ilık bir yağmur gibi başka hayatlara yağdığını görmeseydim.
Gelmeyecektim inan ki,
Yorgun dudaklarından öpecektim,
Gülümseseydin vazgeçecektim.
Olmasaydı dudaklarımda senden kalan bu elma tadı.
İnan ki öpecektim.
Ve gelmeyecektim.

Terk ettim işte,
Bütün masum aşkların buruşturulup içine atıldığı
Bir çöplük gibi şehrini.
Burada minareler, kuleler ve yıldız yıldız yakamozlar yok,
Gökyüzüne alabildiğine uzanan serviler var.
Bir göl, geceleri kör kuyular gibi karanlık
Gündüzleri ışıl ışıl.
Bir de yıldızlar var
Senin şehrinin gökyüzüne sığmayacak kadar çok.
Neye içtiğimi bilmeden içiyorum.
Kadeh kadeh tüketiyorum etrafıma sinmiş karanlığı,
Her yudumda bir çığlık,
Her yudumda zehir gibi bir ayrılık yutuyorum.
Son yıldız da düşüyor gölün derinlerine.
Puslu bir aydınlık akıyor servilerden.
Gözlerin beliriyor kıpkızıl gökyüzünde
İçimde fırtına, içimde bulut, içimde yağmur
Susuyorum... susuyorum...

Kurtulacaktım, unutacaktım, yaşayacaktım.
Çıkmasaydı valizimden tek tek katlanmış anıların,
Gelip oturmasaydı göğsümün tam ortasına bu ıssızlık
İnan ki unutacaktım.
Bak, mavi gömleğime damlattığın kan kırmızı yakut
Hayatımdan silinmek istemeyen bir gölge gibi
Asılı duruyor
Ve çıkarmaya yetmiyor gözyaşlarım
İhanetin yüreğimde bıraktığı lekeyi.
İnan ki unutacaktım ve yaşayacaktım
İçine sindiğin her şeyi yanıma almasaydım.

Sinsi bir kurt gibi kapımda bekleyen yalnızlık
Koynuma uzanıyor her fırsat bulduğunda
Sinsi bir kurt gibi içimi kemiren sensizlik
Git diyor, bul diyor, al diyor
Durmuyor içimdeki sana ayarlı saat
Beni, altmış defa sana bölüyor
Altmış kere altmış seni vuruyor,
Ölçülebilen her şeyi döndüren zaman
Ölçemediğim her şeyle beni vuruyor...
Bütün saatleri kırmak istiyorum.
Zamansız yaşamak, zamansız ölmek,
Sensiz olmak istiyorum alabildiğine.
Yalnızlık, sensizlik...işte adı her neyse
Bütün göğü kaplayan bu müebbet boşluğu
Altmış kere altmış kendimle çarpıp
Senin kollarına vermek istiyorum.

Yapraklar böyle neden titrer bilir misin?
Ve neden yemyeşil bir dağ hüzünle bakar?
Hani her ayrılığın ardından,
Ne yapacağını bilemez bir duygu sarar ya
İşte öylesine bir hal var.
Biliyorsun değil mi?
Uzak, yakın her yere sinmiş anlıyorsun,
Çiçeklerden bile fışkıran bu zehir,
Bu nankör ölüm uykusu.
Ve ayrılık dediğimiz şey sadece
Hiç beklemediğimiz anda avucuna düştüğümüz
Kahpe bir yalnızlık korkusu.

Semra Karabağ
Kayıt Tarihi : 28.7.2004 16:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ali Arslan
    Ali Arslan

    yalnızlık...ayrılık...yolların ayrımındaki bir insanın içten duyguları...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Semra Karabağ