Pandeminin başında ölecek kadar bahtsıza
Bir anma toplantısı gerek
Acılar dindikten bir yıl sonra
Her şeyi bilen yapay zekâda
Bir arama yapmak gerek ismiyle
Koca bir hayatı Google'da arayabilir misiniz?
Aranamıyor
Büyük cümleleri tanımıyor satır
Klavye hiç sözümü dinlemiyor
Adını yazıyorum bahtsız ölü
"Aralıkta bir anma toplantısı"
Neden aralıkta
Hangi aralık bu
Çıkmıyor
Bir cümle daha yazıyor ellerim benden izinsiz
İşte hayat yazılıyor satırda
Ben küçük yazmak istedikçe inadına büyük yazıyor
İŞTE hayat diyor, geri dönüyorum
İşteyi küçük yapmak için
Hayır, klavye hiç sözümü dinlemiyor
Geniş bir gökyüzü günün güneşsiz
Hep soğuk hep donuk demek ki yaşam
Uçtan uca dalgalar göğü sarmış
Ama yersiz bir mekân var bir yerde duran
Adres İstanbul, binalardan biri
Hep açılmak istenen bir zarf
Cevabı hep beklenen bir mektup
Atının rengi bilinmeyen sevgili
Ve bir düğme, gökle yeri
Yersiz mekânla yaşamsız yeri
Birbirine bağlayan
Bir kare fotoğraf var profil resmi değil
Üstünde bir insan ve at var
Kim olduğu görünmüyor
Küçücük soluk bir kare kış göğünün önünde
Sanki resmin urbası sislerin rengine uymuş
Donuk hayat kombini
Altında bir şiir var
Çok eskiden okunmuş
Çok eskiden ben duymuşum
Dün yaprakları salınan bir ağacın
Bugün devrilmiş ve sönmüş bir ağacın
En coşkulu kökünde bir zaman
Ben bir tohum olup bulunmuşum
Şiirde bir cümle kendini bağırıyor
Ben de buradayım demek için bizlere
Gök çok rüyasal, duyulmuyor
Yumuşak ge'nin fe'si diyor
Başka da bir şey demiyor
Yumuşak ge'nin fe'si
Beyaz, minik bir gömlek düğmesi
Düğmenin yan yana iki deliği
İşte tam orası, orası fe'si!
Gösteriyor
Fonda bir şarkı çalıyor
İlham İrem'den "İşte hayat yine akıp gidiyor"
Kim istek yaptı bu şarkıya şimdi acaba?
Açık havada bir kafede anma toplantısı var
"Yumuşak ge'nin fe'si"ni okuyor biri
Adaletsiz bir Münir Özkul bakıyor kâğıda
Yanında silik bir kadın
Ben bununla burnumu silerim diyor Münir amca
Eğiyorum başımı yere
İyi, sil diyorum sakince
Sonra utanıyorum kendimden
Ben bu şiiri
Ben bu şiirin şairini
Çok coşkulu bir kökte severlenderdim
Etrafıma bakıyorum
Aynı kökü aynı göğü paylaşmış kim var burda diye
Yanlış anlayacaklar beni
Sen bilirsin dedim ona sadece oysa
Onun burnunu silmesi anlamadığı içindi
"Yumuşak ge'nin fe'si"ni
Soluk günde donuk kafe bahçesi
Denize karşı kocaman demir bir kafes
İçinde yağız ve güçlü bir at
Kafeste bir yazı yazıyor:
"Bekliyor.
Bu atın sigorta girişi yoktur.
Sömürülmektedir kafesinde."
Kafe sahipleri bunu yazacak kadar anlayışlı demek
Hayret ediyorum
Tekrar okuyorum
Bekliyor sözü bizim sözümüz gibi değil
Çok Orta Asya kokuyor heceleri
Atın koca yüzü bana bakıyor
İri gözünde iletilen bir isyan
Çığlıksız bir bakış
Nakışsız bir acı
Hayvanlar nasıl bir sükût hâlinde diyorum
İnsanlar öyle değil
Sükût hayvanların en büyük bilgeliği
"Bahtsız ölü hep arkada bir yerde
Gülümseyerek beni izledi"
Ebru Yeşilova
Kayıt Tarihi : 23.5.2022 18:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
23.05.2022 16.40
![Ebru Yeşilova](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/05/23/iste-hayat-75.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!