İşte! Ben Meryem'in Uykusundan Böyle Uya ...

I
tam da doktorumun koku almayı unutmuşsun dediği zaman uyanıyorum
ve
anlamıştım hastanede bir değişiklik olduğunu o zaman
çünkü bir hastane kokmuyorken de,
hastalık barındırabilir içinde.
akıldışı bu, farkındayım bunun.
yahu
hiç, kokmayan hastane olur mu?

ben bu devrin barışından anladığımı sanmıyorum pek
çünkü ben savaşıyorken de
düşmanım gülebilir yüzüme
ben savaşıyorum
çünkü ilki değil bu gözardı edilişimin
bakıyorum sağım açıkta ve solum da öyle
uykumda sayıklıyorum, önüm.
önüm arkam, sağım solum,
sen!

II
söylemiştim sevgilim bu oyunun kaybedeni benim
bir yerlerde seni arıyor olmak zaten yaptığım bir iştir ve
sana bakmak için birçok sebebim var, dedim

meryem beni uykusunda sayıklıyor şimdi, görüyor musun?
yeni bir uyanmak bu sanıyorum,
yağmurun ıslatmadığı bir zaman bu,
hatırlıyorsan bunu kulağına defalarca fısıldamıştım sevgilim.
işte! sana istediğim gibi sesleniyor olduğum an
bu.

III
ben seni sevdim seveli hiç adımı duymadın benim
canını yakmayasın diyeydi bu
canımı yakmayasın diye.
şimdi sen kabus görüyorsun biliyorum
alnımın terlemesinden anlıyorum bunu
birazdan sana seni seviyorum diyeceğim sevgilim
sen o kötü uykudan uyan diye.
o yüzden sakın bu saatte gitme,
henüz
erken.

‘şimdi bir ok gibi saplanıyor göğsüme gözyaşların’
dedim.
oysaki sevgilim;
sanıyordum ki ancak beni ağlatabilir bu sevgi
ıslak kirpiklerini aklıma kazırken düşünüyorum bunları evet
toparlanıp gitmeden önce yapıyorum bunu
şaşırmakta haklısın, ikimiz yan yanayız bak
meryem’in dahi sık gördüğü bir şey değil bu!

IV
ben her bahar zamanı öğretmenim’e diyorum,
kaç bahar daha beklemeliyim diye diyorum
soracağım sorular birkaç kitap kadar birikti çünkü
şu sonuncuyu görüyor musun
ah! işte ben bir bu kitabı sevmişim
ben bir bu kitaba vurulmuşum.

sana, dün akşam saçımla oynamandan bahsetmiştim
upuzun bir yoldu bu benim için
4 dakika ve birkaç saniye miydi neydi
saydığımdan değil, hayır
saydığımdan değil.
saydım.

V
ben bir kere de senin kokunu alarak uyanmak istiyorum sevgilim
doktorumun takip edemeyeceği bir şey bu
gözlerine bakarak söylüyorum bunları biliyorsun
ben zaten her zaman gözlerine bakarak söylüyordum bunları
ama anlayamıyorum
artık, sadece gözlerine bakarak,
sadece gözlerin…
artık sadece gözlerine bakarak seni anlayamıyorum sevgilim
gözlerinde bir başkası dolanırken seni anlayamıyorum
gözlerin ve bir başkası yan yana nasıl geliyor
anlayamıyorum.

biliyor musun, bu şehir beyaza boyanmayalı tam iki sene oldu
tam iki sene önce sarıldığımızda beyaza boyanan bu şehirde
bekle
sarıldığımızda mı dedim ben?
iki sene önce sarıldığımıza inanamıyorum sevgilim
iki sene önce sarılıyordun bana demek oluyor bu
işte bir kanıt bu benim için
tam iki sene önce seviyordun beni demektir
bu.

VI
sevgilim ben bu devrin aşığı olmakla gurur duymuyorum pek
aşığın olmakla da gurur duymuyorum
çünkü biliyorsun ki gözlerinin hatrı olmasa çekilecek gibi değil seni sevmek
ve sanıyorum seni sevmek
büyük bir göçük altında kalmak demektir

sen göçük altında kalmak ne demek çok iyi bilirsin sevgilim
anlaşılmamış kitaplar kadar büyük sarsıntılar yaşaman demektir bu.

sevgilim, sevmek haykırmaktır demişti birisi
duyulmayan bir haykırmaktır demişti
ve ömrümün bininci senesi bu gökten geçişimin,
yirmi kere bininci senem bu benim
ben bu gökten güzel boynunun hatrı için geçiyordum sevgilim.
ben senin sarıp sarmaladığın günlerin hatrı için geçiyordum
sen iyi olmak ne demek bil diye.

VII
görüyorsun sevgilim
ben yine melek gibi konuşuyorum seninle
ve sırtımı döndüğüm her an biraz daha hançerleniyorum
ama olsun
sana dert yanmaya yer arıyorum zaten
bi de sevgilim
ben rüzgarda bir çiçek gibi savrulurken
senin kopardığın bir çiçek gibi
ve şükrederken dalımdaki parmak izlerine
söylesene
bir şeyin olmak mı daha önemli bu dünyada
yoksa
bir,
senin
olmak mı?

VIII
meryem uyanıyor sevgilim
cevabını duymaya yetişemeyeceğim
ama susma,
biliyorum
susmaya yer arıyorsun zaten.