İstasyon Masalı Şiiri - Eray Karaöz

Eray Karaöz
16

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İstasyon Masalı

Bir tren kalkıyor.
Ufukta sarmaşık sarmaşık
Hüzün kokan bulutlar;
Raylarda, porselen kırıkları,
Lokomotif, vagonlar...
Kalbimdeki değirmenin
Bıçakları da dönmekte,
Yararak her nefesimi
Bedenimden un etmekte.
Çığlıklarım dilsiz, ağıtlarım yaşsızdır.
Bulanık göklerimde ışık gölge eder benim,
Mabedim yağmalanmış, peygamberim haçsızdır.
İstasyon sakinleri veda eder,
Ve dağ eder ayrılığın yükü
Omzunda gidenlerin.
Benim yüküm haksızdır.
Cebimde birkaç pul, deniz kızından kalan
Mani olur trene değin adımlarıma,
İstasyon kapısına takılır kabanımın yeni;
Ve biraz önce annesinden giden çocuğun
Tükürdüğü sakız da,
Yapışır, yapışır... Tutar ayaklarımı.
Kaldıkça sürgünlerden vakit,
Bir zindanı ziyaret ederim.
Pek sakini yoktur, bir hakimi vardır.
Fısıldar zindandaki, "haydi benle bağır"
Yalvarışlar kulakları ederken sağır:
"Varlığı yok edelim, var edelim yokluğu;
Ya hapset bulmacada, gerçeği bulma ya da..."
Düşünceler harp eder, zaman hızla tükenir.

Bir tren kalkıyor.
Dibinde sanayinin çırpınırken martılar;
Bineceğim binmesine de,
Buradaki suyun bile hatrı var.
Dayanılmaz arbedeler yerle,
Yeksan eder zihnimi.
Bilemem hayal midir,
Yoksa şehrin sihri mi?
Tellerin arasından fırlayan çalılara
Bakarsan kısık gözle, vardır orada da anın.
Birazcık önlerinden, yürürdün kapılara
Güneş yandan vururken, kararırdı sağ yanın.
Ki ben, karanlıklar severim ama
Yanımda olmayınca aydınlandı onlar da.
Gidişin kıyısında, bir denizken kaygı,
Sırtımdaki oyukta dikilmekte bir kargı...
Zaman akar, kargı döner.
Yaram genişledikçe
Sanrılar geri döner.
Susam düşer simitimden
Kaldırım saçağına,
Yer dillenir küfreder,
Bu aşkın kaçağına.
Dizlerim, sızlar.
Dişlerim, sızlar.
Düşlerim, sızlar.
Dönüşlerim ateş olur, gidişlerim cızlar.
Bilmem kaçıncı "son" defa,
Kitlenir istasyona dumanlı bakışlarım.
Yağmur da çiselemeye başladı mı
Beterdir ahvalim araflardan.
"Lütfen", derim, "lütfen!";
Çık da gel o taraflardan...
Izdırabım elim, doğrulmuyor belim;
Muhtacım bir kez daha,
Muhtacım sözlerine.
Ve bir anons daha geçilir.

Bir tren kalkıyor.
Kalanın gözü yaşlı, gidenin gözü yaşlı;
Neden diye sorma, her şey çok dolambaçlı...
Bir ben değilim, evet,
Fakat bir ben değil kimse de.
Kimi zehir herkese,
Kimi zehir şahsidir.
İsteksiz de olsalar
Adımlarım vahşidir.
Bir kovan arı gelir beni durdurmak için
Göğsümdeki kovuğa örer peteklerini.
Çiçekçi tezgahını hemen önüme kurar,
Ne gezer ki çiçekçi istasyon ortasında?
Hem bilmeyi istemem hem dinlemek isterim.
İtiraf yasaklı, itiraf güç...
Son çağrıyla birlikte düşünceler kaybolup,
Yarılınca bahaneler Musa'nın asasıyla,
Yüreğim, titrer.
Bileğim, titrer.
Belki de -ah sorabilsem-
Meleğim titrer...
İç çekerim, biçare, ve eğerim boynumu;
Düğmemi iliklerim.
Kapatırım koynumu.
Bakışlar döner geri,
Adımlar öne gider.

Bir tren kalkıyor.
Tüm aileler vedalaşıp
Giderken peronlardan.
Ağır hava gürlemekte
Sızıp da vagonlardan.
İşte, içerideyim.
Koltuk numaram değil aradığım şey yalnızca,
Neden bindim trene hem de yapayalnızca?
Sebep arar dururum,
Ara ara bulurum, reddeder tükenirim.
Direndikçe delirir, sararır, geberirim...
Ne oturmaya gelir ne hemen çıkar gider
Lanet olsun bunlara, ne korkak ki bu hisler!
Arkadan ittiren herif
Gittiğinde söylenip,
Anlarım.
Razı oldum koltuğa oturmaya ben dünden,
Yeter ki belirsizlik gitsin diye bugünden.
Sardığında şu koltuk
Ruhumu kucaklayıp,
Yanarım.
Kapılar kapatılır, takılır kulaklıklar.
Kimi çoktan uyumuş kimi bir kitap açar.
Umut bu trenden çok önce kalkmıştır.
Desenlere dalarım.
Ve senlere dalarım...
Ezilir hatıralar, hayaller rüzgar olur;
Daha gitmeden başlar, varlığının hasreti.
Gözüm faltaşı olur çıkarken istasyondan,
Kaldırımda ağlayan Alis'in silüeti...

Bir tren kalkıyor,
Son durak nere ola?

Bir tren kalkıyor,
Son durak alabora...

Eray Karaöz
Kayıt Tarihi : 21.9.2024 02:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!