.
Yüzünde 'Meryl Strep-Zuhal Olcay' karışımı hüzün ve heyecan dolu bir genç kız kaybedilmiş bir günü bulma coşkusuyla içi kıpır kıpır bekliyordu.
Oysa hayatının en kısa,en hızlı,en güzel 'anını' bir filmin parçası gibi yaşayacaktı.
Bir adam elini rüyadaki gibi, tutup sıcaklığını bırakıp gidecekti.
O adam şiirlerindeki gibi fısıldayıp,gözlerine dokunup,yüreğini bırakıp gidecekti.
Bir tren garında olacaklardı,upuzun vagonların el sallanan pencerelerinin karşısındaki bir bankta.
Hafif yağan yağmurun toprak kokusuna bir şarkı karışacak,.
Bir güvercin ayaklarına dolacaktı.
'yaşamımızda farklı anlar ve tatlar yaratmazsak,aramazsak kaybederiz'
diyordu adam.
Genç kız ürkek ve merakla dinleyip,' ne çok konuşuyor,yetişemiyorum'diyordu.
İnsanlar iniyordu vagonlardan, aralarında onlar yoktu.
Adam geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanları birbirine karıştırıyordu,
bir yokuş çıkıp,hızla iniyordu.
Genç kız yorulmuştu.
Ancak yaratılan bu zamanın her saniyesi bir kelebeğin ömrü gibiydi.
Adam sustuğunda, yorgun ama mutlu uzak dan gelen yolcu misali
genç kızın gözlerine astı bakışlarını, uzun uzun.
o da ağır ağır başladı anlatmaya tıpkı vagonların boşalması gibi içindekileri.
Bitmeye yakın ikisi de tedirgindi;
Sanki seyredilen filmin son dakikalarındaydılar.
Hiç bitmeyecek mi sanıyorlardı ne?
Huzurlu bir tebessüm vardı dudaklarında,
saklı hazineyi bulmuş olmanın,
bir şeylerin 'anlamını'yakalamanın sevinci.
Genç kız hepsi bu kadar mı? dedi, 'ya sonra'
Son vagon terk ederken istasyonu,
son kelimeleri de beraber götürmüştü.
Ardında yalnız ama zengin bir yürek bırakarak
Kayıt Tarihi : 28.6.2006 09:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!