Devrinden yeni toplanmış, bahçıvanı lalezar,
Kendi kadehinde sırlar açan bilaİS hezar,
Şehri simasına yansıtan beşiğinde hale,
Zambakgiller familyasından TANıdık sülale,
Dilimin ucunda Çatalca, hançeri mızraksı,
Renkleriyle BULuşmada, güzellikte raksı,
Yedinci padişahın tahtında İSmi beşaret,
Yedi kapı açılır, yedi tepeden işaret,
Ellerimde mevsimleri yedi iklim dört bucak,
Yediveren dağıtır gülisTANbul kucak kucak,
Gelişin Lygos, Konstantinapolis, Dersaadet,
Asitane, İstanBUL ve yüzündeki saadet,
Topkapı’ya Türk sancağını diken yeniçeri,
Ulubatlı, sönmeyen ocağın mİSalsiz eri,
İsTANbul Fatih’e yirmi bir yaşın emaneti,
Elinde idaresi sözünde şehremaneti,
Yaşım bir İstanBUL bulamaz ki fethi geç kalır,
Şiirim kıtası, Fatih’in fethi yaşındadır,
AnadoluhİSarı, tarihe Yıldırım düşer,
Fatih Rumelihisarı, aklına sefer düşer,
Tophane top seslerine TANık olup dinledik,
Döküldüğümüz yerden, birlikte daha gürledik,
Edirnekapı’dan açılan surlarımız gedik,
İstanBUL verilmiş bizim sözlerimizdir dedik,
İSteksiz, Sirkeci ve Haydarpaşa demir ağlar,
Topkapı ve Harem başına karaları bağlar,
Kös, Nakkare, Zil, Zurna ve Boru kendince çalar,
Mehter takımı sesleri, zaferi vaTAN kutlar,
Gözyaşlarımı Boğaziçi doldurmuşken dilim,
İstanBUL hatlarından ayrılamaz ki mendilim,
Mihrimah Sultan Camisinde kurulur şadırvan,
Yirmi çeşmesi açılmış, mİS kokulu erguvan,
SulTANahmet ezanlarımızda beş vakit Sinan,
Altı minarede aynı ses aynı ‘’mavi’’ iman,
Eyüp’te dualarla BULuşur ürkek güvercin,
Tanrı katında, ilahi arşa çıkmış merciin,
Taksimle ilk buluşandır Cumhuriyet anıtı,
Geç kalınmışlıkların İSe sabırsız kanıtı,
Bab-ı Ali’nin bitmeyen yollarının yokuşu,
Tarih sayfalarına yetmeyen dosTANe huşu,
Gönlüm İstanBUL’a Bayezıt Yangın kulesi,
Yerebatan sarayı susar, derinden şulesi,
Taşı toprağı altın sözüme katar kinaye,
Tarihten payını İSteyen yükselir bir paye,
Bir Kartal’ın yüksek kanatlarına çıkmış Aydos,
Bir tarih TANıdım hiç etmiyor kendinden paydos,
Galata Kulesinde Hazarfen Ahmet Çelebi,
Kanatlarla BULuşur gerçekleştirir talebi,
Sahaflar çarşısı raflardaki lİSanlar küstü,
Orta yerinde İbrahim Müteferrika büstü,
Noktası noktasına açılırsa her Çekmece,
Sırlarımı Büyük ve Küçük kapaTANdır hece,
Son din İslamiyet dizilidir minareleri,
Denizden sima toplatır, İstanBUL hareleri,
Kınası elinde heybesi belinde duruyor,
İlham perİSi ‘’Adalar’’ da sürgünde kuruyor,
Gülhane Parkı lalehandan okur fermanını,
Dinler her tarih TANzimatın nihayet anını,
‘’Pera’’ öte yanım Beyoğlu’ndan geçer tramvay,
Sesleri BULuşturur peşi sıra çizgisi ray,
Pierre Loti kahvesi Haliç yudumlar fincan,
Fırça, kalem, kâğıtta başlar mİStiki heyecan,
Beylerbeyi üzerinde fisTAN İstanbulin,
Sözünün kalanı İstanbul beyefendisinin,
Martı mı beklemeli? Deniz ya da zaman olsam,
Kendime yakışır bakışlı bir İstanbul BULsam,
Kadıköy yakarış ‘’MüderrİS’’ hakkı kalseduan,
Taşından ağır avuçlarımdaki yüklü duan,
Dolmabahçe’de gözyaşıma TANık büyük yasım,
Oda yetmişbirde nöbet tutulur her 10 Kasım,
Topkapı Sarayı zevki Boğaz’ı seyrederken,
Harem Dairesi merak BULaştırır geçerken,
Kız Kulesi’de yangın, halinden anlar Üsküdar,
VİSalde efsaneleriyle Beyoğlu’na kaçar,
Şair dümeni Marmara’ya kapTANıderya’ydın,
Yedikule zindanları hala çığlık feryadın,
Çarşafı serilir Bebek’i uyutan dandini,
Büyütür Beşiktaş İstanBUL’da hepten kendini,
Çırası tutuşursa şiirimin Kâğıthane,
KülkedİSi parmaklar kurşun kaleme bahane,
‘’Altın Boynuz’’ kulağı seyrinden önce ilk geçer,
Haliç Marmara suyuna öncü TANıklık eder,
Kelime yakalatır, usta elleri Avcılar,
İstanBUL doğumuna başlarken ki ilk sancılar,
Hep kendi köşkünde yaşar saksısındadır Şile,
Mercanköşkten alır değerinden İSmini bile,
İsTANbul’a dair harfi ünlü ünsüz ne varsa,
Şair imgeci eliyle cıvıl cıvıl duyarsa,
‘’Kuş Yuvalarında’’ Tevfik Fikret arar şiirim,
Aşiyan yollarına BULanmış gezgin şairim,
Gemi düdükleri ıslığı karaya seslenir,
Şiirim yorulur bir soluk İSter nefeslenir,
İsTANbul kalabalık tutulamaz hiçbir şeye,
Üç notanın bestesi eşlik eder her nameye,
Okmeydanı fırlamış başlayıp biten yayından,
Herkese tarih düşer sevgi İstanBUL payından,
İStiklal caddesi ile hep bağımsız yanlıyım,
Geceler, Bağdat Caddesi hızlıdır karanlığım,
Bir yanım rıhtımların kapTAN’ı olur yanaşır,
Diğer yanım da var ki dalga geçer uzaklaşır,
Tepeden tırnağa kadardır İstanBUL ard arda,
Hislerime kapılırım bu kara ve sularda,
Şafak söker dili İStanbul Üniversiteli,
Varoş yanıma dokunurken titreyen bam teli,
Köprü altı çocuğu laf dolandırır gündelik,
Kendi filminin başrolünde İsTANbul üstelik,
Barbunya, Uskumru, Tekir yumağından çözülen,
Atlas da BULunmazsa hece hece ilk süzülen,
Karacaahmet ebedi uykularda asude,
Avuçlar Fatiha ağlatır, birİSi beyhude,
Boğaz’da salTANat, kayıklar kürek yarıştırır,
Denizler kardeş olur, karaları barıştırır,
İstanBUL ellere dillere destan Boğaziçin,
Yaşanmışlıklar içimde taşırır için için,
Bir ‘’Selvi’’ tanır ‘’Yalnızlık’’ hİSsi dudaklarında,
Ümraniye kurulur emeği tırnaklarında,
Tuzla rotası dümenin tersane kethüdası,
İsTANbul şiirimin en hüzünlü elvedası,
Sulu boya güzelliğiyle BULuşur dalgalar,
Hatırlandıkça gözlerim uzaklar tek tek dalar,
Yedinci mısralar ketum, avucumun çukuruna düşmüş dikkatli,
Gülsinem'li kalemim, altı tacı beyit renklerinde rikkatli,
Ağzım, dilim gökkuşağı, lâleruh'um İstanbul,
Ele verirse şiirim, deryadil'im eder kabul,
İki yakasını iki kollarım, salıvermesin sarılsın,
İki kıta şiiri masumane kılsın,
İSTANBULmaca aramızda kalsın...
Kayıt Tarihi : 5.8.2008 15:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İstanbulmaca Aramızda Kalsın isimli şiirim hece ölçüsüyle yazılmış yeni haliyle...
Şiirim yorulur bir soluk İSter nefeslenir,
Diline saglık
Ay ve yıldızlar çok başkadır.
Geceler ah o geceler.....
Buram buram hasret kokar gülleri
Suyu başka,havası başka,insanı bambaşka
Topraktır yalnız sana eş.....
Yüksek yüksek binalardan mı bahsedeyim
İklimin karaktere yansıtılmasından mı?
Bak rengarenk arabalar, cıvıl cıvıl insanlar
Geçiyorlar pürüzsüz asfalt yoldan
Beton yığınlarının yanında
Yemyeşil bir deli orman
Durun unutmuş olmalıyım
Masmaviyi, emsalsiz tarihi
O heybeti, o asaleti, o görkemi
O eşsiz, devasa görüntüyü
Dünyada yok böyle
Minareleri göğü delen metropol
Ah İSTANBUL vah İSTANBUL
Ancak senin insanların sana kor..
Kimi zaman kir akar arktan
Kimine göre dönmeyen çarktan
Kimine de tavizdir ardan
Ah İSTANBUL vah İSTANBUL
Arada kendini bul...
İnsan düşünün on milyon isyan
Selam sabahı kesmiş
İmaj imaj diye kendini devşirmiş
Anlamak zor mu zor!
Niçin bu birikim,kime neden bu tüketim
Dava ekmek mi, yemek mi..?
Yoksa mesele birbirini yemek mi..?
Ah İSTANBUL vah İSTANBUL
Havanı lezbiyenler, travestiler bozmuş
Ejdat uyansa yüzümüze tükürmez mi..?
Sizler için mi fethettik
Sizler için mi şehit olduk, vurulduk demez mi..?
ŞEHRİ FATİHAN bu hallere mi düşecekti.
İhtiyar şehir, koca şehir
İliklerime kadar utanıyorum..affet bizi...
Yazık yazık çok yazık............
08.08.2000 Bir İstanbul Kabusu.. İkitelli(Halkalı)
...........Başka İstanbul Yok........
Yok yok yok
Başka istanbul yok kardeşim
Yiğide cacık, cacığa salatalık çok
Sıyrıl kendinden doğal ortamına dön..
Aşağı in in de bak
Gözü dönen canilere
Yukarı çık çık çıkta bak
Beyni sulanmış tinerciye
Kapkaççılar cabası işin
Hele bir de düze çıktın mı
Otçu namussuzlar revaçta
Köşe başlarını, köprü altlarını
Yeşil alanlarını kapmış fahişeler
Yok! başka istanbul yok kardeşim
Tarihiyle, camileriyle, sahilleriyle
Sözüm onlara; sosyetik mekanlarıyla
Ki mekanların olduğu alanlar lağım kokuyor (Bilen bilir)
Kör deriz onlara görmüyorlar
Lakin koku alma duyuları da
İstanbul gibi körelmiş onların
Beriye gel balık tutan oltacılar…
Kaldır kafanı dehşet bir şehir
Koca şehir göz alabildiğince büyük
Devlet içinde devlet burası olsa gerekir
Görebilseydi Fatih Muhammed Han bu zamanı
Hiç fetheder miy di..nerde...
On beş milyonluk sirk..
Üç milyonu müselman gerisi hikaye
At gitsin.....
Al aşağı olmuş hepsi birer kadavra
Yalandan, dolandan, düzenbazdan
Yazık çok yazık etmişiz güzelim yere
Tavuk mu çekti canın, tavuk yok
Al sana martı, tavuk niyetine
Et mi çekti canın et yok
Al sana koşu ve binek
En önemlisi namustu unuttuk onu çoktan
İnsanlık parayla, pardon; hayvanlık
Heyhat..
Vicdanlar satılık pazarlarda
Ne diyeyim kardaş
Başka istanbul yok işte, yok!.......Erdal SONUÇ
bu da bizden olsun sizin ki kadar olmasada serbesttir.
TÜM YORUMLAR (7)