Yüzümü serin sulara tuttum sanki
Gürültülerle dolu,hüzünlerle badanan
Haydarpaşa garının ayrılık kapısında,
Yüzüme vururken denizinin meltemi; istanbul
İşte ben seni böyle tanıdım
Tarihin ağır yükünü çekmene rağmen,böyle diri,böyle taze.
Tahmin bile edemiyordum,hernekadar şöhretini duyup
Sende olmak istesemde önceleri.
Önceleri düşlerimde uçan halılarla dolaştım yükseklerinde
Ayasofyanın kubbesine dokundum
Orada ev sahipliği yapan, yarı yabani kuşlar uyurken
Sonra,dimdik duran galata kuleden
Kız kulesine aşık oldum.
Oradan bir poyraz oldum
Sarayburnunda keyif çatan güzellerin,saçlarını dalgalandıran; istanbul
Birde üsküdarda tek başıma yürüdüm hiç kimseler yok iken
Yarım ay´lı yıldız damlı geceleri.
Tophanede işlevsiz bir nara ile ürkütmeye
Karaköyde pişmanlık ifade eden ağlamalarla
Etkilemeye çalıştım seni
Halbuki ben ürktüm,yedi kulenin heybetinden
Ben etkilendim,haliçin kıvrılan işvelerinden; istanbul
Fakat acıtıyordu,beyoğlunda sabahlayan o kimsesiz yanlızlık
ve ayrılık soruyordu,savunmasız duvarların okunaksız bilmeceleri.
Bütün sokaklarında dolaştım dar,kuytu ve karanlık
Şimdi anlamaya başladım
Berduşların bağımlısı olduğu,keş mi keş aşkını
Ben ise artık,büyük meydanlarının hayretli şaşkını; istanbul
Seni sordular,o ebatsız güzelliğini, anlatamadım
Kelimeler paramparça oldu bir arada tutamadım heceleri...
Kayıt Tarihi : 26.4.2005 19:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)