İstanbul ve ben
Terkedişinle İstanbul'u armağan ettin bana, dün, bugün ve hergün İstanbul ve ben bırakıp gittiğin günü yaşıyoruz...
O gitti,
Ben öksüz, İstanbul yetim kaldı.
Adını gurbet mi koyacağım bu şehrin.
Onsuzluğu mu büyütecek günler geceler.
Şimdi bir nükte gibi bırakılmışlığım,
İçimde yaşadığım bedbahtlığım,
Ve eleme bulanmış İstanbul akşamlarım var.
O gitti ya, onda ki bizden,
Dinmedi bu nesim, bu serseri baran,
Susmadı bu mağber vaveyla.
Şimdi birkaç buğulu anı,
İçimizde bitmeyen hasreti
Ve kahrolası yalnızlığımız var.
Sen belki bizi bitirdin
Ama İstanbul ve ben;
Hala senden vazgeçmedik.
Yorgun bir doğum günü hediyesi İstanbul’da sakladığımız.
Bu şehir ve ben kalanıyız katre katre dökülen yaşların.
Bu efsunu kaybetme İstanbul’um.
Biriktirdiği umut ol avuçlarımın.
O mağrur bir ihanet oldu.
Bırak gitsin, sen kalanı ol anılarımın.
Biliyorum seni çıkarsam hayallerimden,
Eksi verir onlu her şeyim.
Onsuzluğun hediyesi sensen eğer,
İki ahbap olur yüzdürürüz sitemleri,
Boğazın keşke sahillerinden.
Şimdi o günden kalan bu hercai haykırışımızı,
Ayın karanlık yüzünde,
Sonsuz bir kırmızı ışıkta,
Onun yanına gitmeyi beklerken yaşıyoruz…
(14 şubat 2006)
Kaan Şafak ÖzyiğitKayıt Tarihi : 23.4.2006 23:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!