Şair'in memleketi şiir yurdu burası.
Yetmiş iki milletin perde perde arası.
Bir tadımlık sevdanın bin ömürlük yarası.
_____Göçtü nice derbeder, aşkı ile şan kaldı.
_____Hepsinden mutlak haber,İstanbul nişan kaldı.
Daha tarih bilmezken kehanetlik yaşını.
Kimse altın saymazken toprağını taşını.
Kız kulesi ağlıyor, suya vermiş başını.
_____İçinde öldü sevda aşka bir yalan kaldı.
_____Damla damla firakın sebebi yılan kaldı.
Tarihinin rahminde her an yeni sevda bul.
Mecnun’unu vurmuşlar, Leylâları kalmış dul.
Aşkı rüzgar sevgili yeditepe İstanbul.
_____Esen esti başından her biri cüce kaldı.
_____Nihayet kutlu rüzgar bağrında yüce kaldı.
Bir gecelik sevdaya gözü yaşlı gelindin.
Yere düştü duvağın sende taşa serildin.
İstanbul sen eskiden böyle mağrur değildin.
_____Rahmetinden baharsın arkanda gazel kaldı.
_____Fatih Sultan yolunu gözleyen güzel kaldı.
Vuslatın destan oldu eski çağ mezar düştü.
Fatih’in haşyetiyle şanından Sezar düştü.
Yiğidim Ulubatlı Hasana nazar düştü.
_____Ondan sana İstanbul tebessüm eda kaldı.
_____Meşhedine bürünmüş onurlu veda kaldı.
Şimdi benim, mukaddes dedem kokan şehrimsin.
Geçmişimden kılavuz geleceğe fehmimsin.
Mabedinden hakikat,nur akıtan nehrimsin.
_____Türbe türbe iskele baştaşı kürek kaldı.
_____Sırrı iman hürriyet vasiyet yürek kaldı.
Söyle Karacaahmet ben nasıl bir evladım.
İmkansız anlatamam dile sığmaz feryadım.
Minareli şerefim gökkubbeli ecdadım.
_____Kandilde yağ tükendi ateşte habil kaldı.
_____Güneşte yandı fitil gölgede kabil kaldı.
Şair’in vatanında cemresin duman duman.
Havasında suyunda toprağında aranan.
En mutlu şiirimsin Sultanahmet haykıran.
_____Suya düştü mısralar, ne eski hasım kaldı.
_____Seni siğaya çeken bir molla kasım kaldı.
Gölgesi düşmez iken sancağına ejderin.
Şimdi ben güneşinde yanıyorum kederin.
Gelmez mi makberinden evladına haberin!
_____Kapıma senden gelen ne kutlu posta kaldı.
_____Babaannem ağlıyor tesbihi yasta kaldı.
Medeniyet büyüten en kutlu beşiksin sen.
Fırtınalı kapıya sabırlı eşiksin sen.
Her mevzide İstanbul hep delik deşiksin sen.
_____Parmak şahit tetiğe bastıkça izi kaldı.
_____Şehit düştün İstanbul mavzerin gazi kaldı.
Kaldırdın mı üstünden, rüzgar tutan abanı.
Kime eser bu yeller kim kucaklar yabanı.
Sen misafir bilirdin receb ile şabanı.
_____Heder oldu ramazan sahur'a uyku kaldı.
_____Mağfiretlik geceye şişeli kuytu kaldı.
Altın saklı İstanbul toprağında taşında.
Bu hazine hudutsuz berekettir aşında.
Nebi Halil İbrahim dua okur başında.
_____Ondandır tükenmeyen dile destan aş kaldı.
_____Şimdi ağla İstanbul, iki göz bir yaş kaldı.
Adı serhat İstanbul, şimdi durmuş ve dursun!
Durmuş'un rüyasından bu ibretlik kabusun.
Mahkemesi kurulmuş fetih kızı namusun.
_____Ayak geçti ırzına kabahat başa kaldı.
_____Uykuların vebali mezarda taşa kaldı.
İstanbul öksüz şimdi boynu bükük bir yetim.
Uzletinde ağlıyor yıkık dökük servetim.
Mısraları tutuşmuş şiirlik memleketim.
_____Ne kaside, ne gazel; ne rafta şiir kaldı.
_____Şiirler roman oldu romancı şair kaldı.
İstanbul'um, sevdiğim çatık kaşlı edalım.
Yollarına gül döktüm kokladın mı vefalım.
Türkü türkü gururum nağme nağme sevdalım.
_____Beste düştü tellere güftesi dilde kaldı.
_____Mansur döndü bülbül'e gözyaşı gülde kaldı.
Mansur İlhan Yakar
Çok Değerli Üstad'ın Bir Şiirini Sizlerle Paylaşmak İstedim.
Saygılarımla.
Kayıt Tarihi : 8.1.2006 00:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Suna Doğanay
_____Mansur döndü bülbül'e gözyaşı gülde kaldı.
ne güzel gruptu yaa keşke dağılmasaydı,sevgiyle kalın bu güzel paylaşım için teşekkür ederim....
TÜM YORUMLAR (9)