Yeni günün her doğuşuna,
Tarih tüten bağrını açışında;
Kar köpüğü bulutlara,
Binbir güllü demetler atıldığında...
Güneşin hayat fışkıran ışınları,
Hüzmeleniyor tepelerinden...
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Yeni günün her doğuşuna,
Tarih tüten bağrını açışında;
Kar köpüğü bulutlara,
Binbir güllü demetler atıldığında...
Güneşin hayat fışkıran ışınları,
Hüzmeleniyor tepelerinden...
Karşı durulmaz yüreğimin ateşinden! ...
İstanbul’um sana yanıyorum! ...
Boğaz ‘da süzülüyor gemiler, birbiri ardından...
Yeşil göğsü, gururla kabaran tepelere,
Selam duruyorlar, dev çatılı köprüler altından.
Ufukta heybetiyle yükselen mistik camilerine hayran!
Gizem dolu siluetine katışan gökdelenlerden,
Daha dik ve mağrurum, asırlardır sana sahip olmaktan!
Vaniköy Cami’ inin şerefesine,
Konmuş iki sevgili serçe.
Minik kanatlarıyla,
Gökleri kucaklıyorlar nefes nefese!
Tutuşan gurup renklerinin büyüsünde...
Gagaları tokurduyor, uzanmış birbirine!
Çiçek coşturan tepelerde kaybolup,
Yaz kış yeşil ağaçların gölgesine katışıp...
Muhteşem toprağına sarılıp!
Özümle buluşuyorum!
İstanbul’um seninle yaşıyorum!
ŞİİRİNİZ OKURKEN AYŞE HANIM İSTANBUL GÖZÜMDE CANLADIN KALEMİNİZE YÜREGİNİZE SAGLIK EFENEDİM SAYGILARIMLA YILDIRIM ŞİMŞEK
O' na yanmayan mı var?Ahrazın dilini,ama nın gözünü açan efsunlu belde...Şiiriniz İstanbul'a öylesine şık düşmüş ki,okumaya doyamadım,kutluyorum gönlümle ve kendimi tutamadım benim İstanbul'u mu da gönlümle size hediye gönderiyorum.Kaleminize ve emeğinize sağlık.Tam puan ve saygılar sunuyorum..+ant................halilşakir
İSTANBUL ANLATILMAZ O SADECE YAŞANIR
Bir şahane bestesin, sen ey güzel İstanbul,
Dillerden hiç düşmeyen, hoş bir terane gibi..
O füsunkar bakıştan beklerim hüsnü kabul
Döndürüp durma yeter çılgın pervane gibi...
Ne tarihler gördün sen, kaç devlet geçti senden?
Uygarlık şerbetini kaç kültür içti senden? .
Kaç dil konuştun söyle, kaç millet göçtü senden?
Ne alperenler çıktı, nice rindane gibi...
Bir, o cennet misali Gülhane parkındayım,
Tanrının emeğinin billahi farkındayım..
Bir, ada vapurunun yandaki çarkındayım,
Esrarına ram oldum, tam aşıkane gibi...
Fatih' ten seyrederdim Saraçanebaşı' nı,
O mücessem camiler...Ve dikili taşını..
Karaköy, Dolmabahçe, sonra Beşiktaş' ını,
Konuşurdum Boğaz'la, deli divane gibi...
Martıların çığlığı kulakları keserdi..
Camide güvercinler, yem atmazsan küserdi,
Boğazdan İstanbul' a tatlı bir yel eserdi
Afakı kokuturdu tazecik nane gibi...
Aşiyan' dan seslenir tüm şeyda bülbülleri,
Yedi tepeden tüter, yediveren gülleri..
Açar, kilitli duran kapanmış gönülleri
Çok güzelsin İstanbul, dillerde nağme gibi...
Sen ey efsunlu şehir! Ben hep sana uyardım,
Kalamış'ta yatıp bir, tatlı huzur duyardım..
Boğazı Emirgan'da, peymaneye koyardım,
İçerdim yudum yudum, hem de mestane gibi...
Gökkubbesi her mevsim, gökkuşağı kuşanır..
Eli kalem tutanlar, kağıtlara döşenir.
İstanbul anlatılmaz, o sadece yaşanır..
Korunur kem gözlerden, cansiperane gibi...
İstanbul/Fatih - 2008
HALİL ŞAKİR TAŞÇIOĞLU
Sevgili kardeşim, Çokgüzel dizelerdi insana haz veren ve sıkmayan bir şiir okudum. Gönlüne kalemine sağlık, tebrikler. Heşey sizin ve sevdiklerinizin gönlünce olsun. Sevgi ve saygılar...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta