İstanbul’u Artık Sevmiyorum

Murat Nail Güney
679

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

İstanbul’u Artık Sevmiyorum

Yirmi bahar sonra döndüm
Anılarımın, aşklarımın şehrine.
Önce Kaldırımlar yadırgadı beni,
Denizin kokusu sarhoş etmedi duygularımı,
Moda’da günün batışına
Yüreğimdeki şarkılar eşlik etmedi asla,
Mor sabahların büyüsü firarda besbelli,
Aşina yüzlerden eser yok,
Biblo Sebahat bile taşınmış Fatih’ten,
Lunaparkım da yıkılmış vatan caddesinde,
Peki benim İstanbul’um bu şehrin neresinde?

Yumuk elli, bebiş gözlü kızlardan da eser yok,
Yakamozlar bile kaybolmuş ben gibi engin sularda,
Yaşam bir garip maceraya dönmüş,
Servetler yalan üstüne, dolan üstüne kurulur olmuş,
Şehrin delikanlılarındansa en ufak iz yok,
Delikanlılık fahişeden ucuza satılıyor arkadaş,
Yaban güllerine dilek bezi bağlardık ya,
Onlar bile almış hormonlu hayattan nasibini,
Saray misali yalıların saksılarını mekan tutmuş garipler,
Ne bülbül konar olmuş dallarına,
Ne benzeten kalmış gül yüzlü sevgiliye.

Zor adam, sıkı adam derlerdi bize ya,
Zor soluyorum şimdi bu şehrin havasını,
Hanımeli, kasımpatı kokulu günlerin anısına geldimdi oysa,
Yıkık hayatların şehri olabileceğini bilsem,
Gelir miydim İstanbul,
Özler miydim seni rüyalarda, düşlerde,
Şiirler yazar mıydım uykusuz gecelerimde sana,
Ben hala sıkı adamım ama sen gevşemişsin İstanbul, anlasana…

Şimdi kimden sorayım katledilmişliğinin hesabını,
Hangi diyarı koyayım senin yerine,
Hangi rüzgarlarda arayım senin miski amber kokunu,
Kaç şişe şarap keser bu gece efkarımı Ey İstanbul,
Hangi şarkı mest eder yanık yüreğimi,
Hangi güzel dindirir İstanbul gözlü yar özlemimi,
Hangi kurşun bir solukta alır canımı kurtarır,
Hangi mezarlık kabul eder ölsem beni,
Hangi parayla alırım kimseye yük olmadan kefeni…

Hani kavlimiz vardı senle be,
Kocaman deniz gözlü, meltem bakışlı İstanbul,
Hani ne zaman dönsem saracaktın yaralarımı,
Hani boğazda balık ekmek yiyecektik iştahla,
Hani bana çocukluk aşkımı geri verecektin,
Hani şişeleri ben boşaltıp, sen devirecektin,
Hani geceler yarim olacaktı Salacak’ta,
Mutlu sızıp kalacaktı bu firari, kaçak ta…

Baş edemedin değil mi sen de benim gibi,
Yıkamadın değil mi, ihanet kulelerini bir-bir,
Kalbinden vurulup ta can çekişen ceylan gibi,
Acılarla mı yaşadın bunca yıl yokluğumda,
Açamadın değil mi derdini kimselere,
Utancından sen de mi eğdin,
Göklere değen başını yere…

Ben geldim Ey İstanbul, hatırla o günlerini,
Yoksa mahşer yerine çeviririm de,
Yine dinmez içimin kini…
Ne Karagümrük kalır yanmayan, ne Bebek, ne Hisar,
Geç olmadan yine beni bağrına sar….

Bir bahar yaşat ki bana, kışlarım utansın,
Bir sevgili ver ki bana, tarih bile kıskansın,
Bir yudum su ol nurdan, bütün dünyam yıkansın,
Kırmızı şarap yine elimde, mezesi sen ol,
Deli gönlüm sarhoş olup aldansın…

17 Mayıs 2009 İstanbul Murat Nail Güney

Murat Nail Güney
Kayıt Tarihi : 21.6.2009 11:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Özlemimdi uzakta iken doğduğum şehir İstanbul.Eski mekanlarımı, dostlarımı özleyip döndüm yıllar sonra.Ama ne çare ki, ne eski İstanbulumu, ne dostlarımı bulabildim yerinde. Bulabildiğim bir kaç tanesi ise çoktan hormonlu insanlar sınıfına dahil olup unutmuş 'Dostluk' denen olgunun değerini. Bir şişe 'Kırmızı ' eşliğinde bu satırlar düştü kalemimden... Zamana ve yaşamın tüm koşullarına rağmen, hala insan, hala 'dost' kalabilenlere selam olsun...Diğerleri ise zaten kaybettiklerimizin arasına girdi çoktan...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Nail Güney