Yaşasaydı Evliya Çelebi
Nasıl anlatırdı İstanbul'u
Bugünün diliyle;
''Ne yapmışlar sana güzelim şehir
Ucun var, bucağın yok
Girdim tuzladan arabamla
Bir curcuna her yerin
Sel olmuş akıyor caddelerin
İnsanlar, araçlar geçmiş iç içe
Kimi kaçıyor bu yana
Kimi gidiyor o yana
Sökmüşler meyvenin ağacını,
Ekinin kökünü
Dikmişler blok, blok binalar
Kâh durur, kâh kalkar arabalar
Çilehaneye ne gerek
Nerdesin şu şehr-i İstanbul
Seni bulup getirsinler bana
Nereden gelmiş bu insanlar
Her taraf tıklım, tıklım
Ne yer, ne içerler
Nedir bu Boğaz'ın hali
Köprüler kurmuşlar
Üstünden akıyor araçlar
Nihayet vardım arabamla
Dört saatte Çatalca'ya
Atımla geçmiştim bu süreyi
Abo... diyesim geldi
Toprak kalmamış yerde
Gözünüz kör olsun
Ağalar, beyler
Boğmuşsunuz şu güzelim şehri
Huzur kalmamış
Kalamış'ta bile
Her taraf kaynıyor insan
Kim bu garipler
Uzaydan mı geldiler
Yoksa çöllerden mi?
Dağı, taşı altın değil mi?
Bu yurdun her yeri
Yoksa istilaya mı uğradı
Güzelim yurdumun her yeri
Kaçıp gideyim hemen
Buralar bana pek yavan
Alın arabanızı
Verin küheylanımı
Döneyim zamanıma
Sakın Sultan Fatih duymasın
Seni bitirmişler ey İstanbul
Anlatacak halim kalmadı
Varayım ırmaklı,ağaçlı
Havadar bir yere
Boğuluyorum burda zira''
Daha alâsını bile derdi
Çelebi Evliya amma...
(06-04-2009)
Orhan Kocadağ
Kayıt Tarihi : 26.4.2009 22:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)