İstanbul Susuyor Şiiri - Yavuz Eren

İstanbul Susuyor

Bir zamanlar aşk şarabı akarmış doyulmazmış çeşmelerine
Yedi tepe gül kokarmış da girilmezmiş bahçelerine
Lebi deryalarının ferahlığı sinermiş ademoğlu çehrelerine
Cenneti fani idin zatı mubarek gövdelerine

Şimdilerde teknoloji canavarının maden tırnakları yırtıyor yüzünü
Milleti nefise feda ettin ağacını dalını ki bu figanlar tomurcuklar hüzünü
El oğlu ağlamış da ne olmuş ırmakların zehir olmuş akıyor
Bülbülü seydan yetim kalmış güvercine acıyor

Seni beton kefenlere saran acımasız haramiler
Sineni paramparça karan ruhsuz beyfendiler
Tuzu kuru sırtı pek paragöz hayasız tacirler
Zulüm kulelerinde ahkam kesip gülüşür, zalimler sofrasında abur cubur yiyişir

Ne zaman ara sokakların birinden sahipsiz bir kedi miyavlaması duysam
Penceremden içeri giren rüzgar iki kelime fısıldar kulaklarıma
İstanbul susuyor

Ne zaman İstanbul'u resmet deseler, Gerek yok o Mona Lisa'dır diyorum
Bir tarafında çöplük çocuklarının hüznü,
Diğer yanağında boğaz sefalarının cümbüşü
Mona Lisa susmuşta ne olmuş, İstanbul susuyor

Ey ağalar ey beyler dünya kısadır azdır
İstanbul aç susuz, çok az kaldı huzur
Sahip çıkan yok mu bu şehri azama?
Fatih Sultan Mehmet Han hatrına, Allah aşkına
İstanbul susuyor can yoldaşlar suskun

İstanbul susuyor

Yavuz Eren
Kayıt Tarihi : 23.4.2006 00:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (2)

Yavuz Eren