Umutlarını paylaşıyordu,
güvercinlerle bir cami avlusunda.
Jale’nin etine ortak,
insan kıllığındaki ötekileri hançerliyordu birer birer.
Kaldırımda,
çeyrek ekmek arası umut düşleyen mendilci kıza aşhaneler düzüyordu çeşit çeşit.
Gözlerinde lodos esiyordu,
Kadıköy vapurunda.
Sonra simitlere susam yaptığı sevdalarını, bir bir atıyordu,
inadına üşüşen martıların güvertesine.
Önce tuvaline “ŞAİR FIRÇASIYLA” koca kentte, yalnızlığını işliyordu.
Ve sonra;
silmek için sallıyordu Galata köprüsünden denize.
İstanbul sevdalarını yudumluyordu yorgun,
titreyen elleriyle,
Ve kaleminden özlem damlıyordu Orhan Veli’nin.
İSTANBULU DİNLİYOR(MUŞ) GÖZLERİ KAPALI…
Kocaman mezar taşlarına,
“İstanbul hasretiyle öldü” diye yazdıran şairlere, yazarlara… inat,
İstanbul’da hiç olmamış dostlarını terk ediyordu.
Hoşça kal İstanbul.
Bir daha asla görüşmeyelim…
Kayıt Tarihi : 1.3.2009 17:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Beğendim
TÜM YORUMLAR (11)