-I-
Ey her iç çekişimde yüzüme çöken hüzün
Beni yaktı kavurdu benden uzakta yüzün
Ne gurbetimde hancı ne de yoluna yolcu
Bilmemki sensizliğin neye dayanır ucu
Bir türlü çözemedim dolaştım diyar diyar
Kavuşmak ta olmalı mademki ayrılık var
Umuduyla ukdemi suladım sabah akşam
Gelen oldu efendim gidenler oldu paşam
En acı duygularla bakarım uzaklardan
İstanbul,güzel şehir bir yol belirse Hak’tan
Düşsem ayaklarına sarılsam eteğine
Arı gibi tünesem ebedi peteğime
Konsam çiçeklerine iremsi bahçelerin
Üretsem senin için olsam senin eserin
Fikrimin sensizlikle buluşan noktasında
Gerçekle hayallerin sonsuz inkıtasında
Umudum hala taze gurbet yel olsa gerek
Vuslata dek özlemi bu arzu besleyecek
Ellerimde yıpranan resmine düşer gözüm
Mendillere çilenir sarfettiğim son sözüm
Benliğime doluşur efsunlu kokuların
Sudur ancak dindirir harını susuzların
Bitmeyen bir arzunun busesine yanmışım
Sana maddeden öte manayla bağlanmışım
Duysaydın ötelerin ötesinden sesimi
Alırdın kollarına titreyen nefesimi
Sarardın ana gibi yar olan güzel diyar
Remzinle çoşar oldum,özleminle bahtiyar
Adını koyamadım tağutum oldun sanki
Gözlerimi kapadım bu öylesi bir an ki
Sensizlik çiçekleri bezedi yanağımı
Mehtabın aydınlattı bu son sığınağımı
İçim dolusu çektim seni sensizliklerden
Kokladım cemalini sana benzerliklerden
Zamanın her tik takı özlemimi semirtti
Tahammül ısrarını sensizlikte eritti
Gurbetime sılayım sılama harlı gurbet
Ne bitmedi dünyada bu hasret biter elbet
İstanbul kollarını aç ki ruhum kanıksın
Bağrında kimbilir sen ne aşklara tanıksın
Beni de hasretinle yandırma kutlu belde
Yaşarken kavuşmazsam bir yer aç makberinde
-II-
Sen ki bir ay simada,iki yakan iki göz
Güneş bütün aşkıyla suları kaynatan köz
Buğular ılıklığı tütsüler Marmara’ya
Ve büyüler gönlümü rüya içinde rüya
Her minaren şahadet parmağıdır göklerde
Ne mutludur kimbilir can verenler makberde
Onmaz yaralarımı ezanlarınla sağalt
Sensin tüm benliğimle sarındığım bocurgat
Boğazında inleyen çığlıklara aşığım
Ey bereketli şehir sende doldu kaşığım
Çocukluğum gençliğim deli dolu çağlarım
Hergün maziye konup için için ağlarım
Koparım dallarımdan akarım Üsküdar’a
Çağların ilmeğini çeken aziz hünkara
Çamlıca’da atını şaha kaldıran ağaç
Maddenin ve mananın muştuladığı miraç
Adını gönüllere ekti kalpler tabibi
İstanbul bu söz ile müminlerin habibi
Oldu,gönlü nebinin aşkıyla tutuşanlar
Dağları bir yudumda içip sana koşanlar
Hücre hücre bölünüp çoğaldı İstanbul’da
Nice aşkınla atan kalpler islam yurdunda
Candan daha da aziz kutlu gayeye erdi
İstanbul’un tabusu bize Rahman’dan geldi
Mehteran beni alır ta geçmişe kondurur
Her has dur kükremesi yürekleri doldurur
Fetih Marşı’yla dağlar açılır perde perde
Kösleri inletenler kanat takmış cenklerde
Kalyonların altından tepeleri çekenler
Ayranım dolu ana,kafi der cengaverler
Visalin aşkı ile kimi yetim kimi dul
Dünyanın en pahalı arsasıdır İstanbul
Dedem senin kapını canıyla aralamış
Ruhumun kulağıma ismini fısıldamış
İşte o günden beri hasretinle doluyum
Sende doğmadım ama ruhen istanbulluyum
Kayıt Tarihi : 3.4.2006 23:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (6)