Anne kucağında şefkat, secde ile aydınlanmış çehrelerin nurusun
Duyardık sesini, beş yüz sene yaşamış cedlerimizin ruhusun
Bütün İstanbul eskimeyen bestelerini mırıldanmakta
Çağ edalı bir dantel gibi örgülenen laleler açmakta
İstanbul mukavemet edilmez öyle bir sultanlığa erer ki
Anlarız geçmişimizle sağlam bir ruh köküne bağlı olduğumuzu belki
İstanbul’la gönüller gece-gündüz sırlı bir taksime tabi
Hakka açık ufkuyla içinde buğu buğu mazi kokan cami
İstanbul’u dileyen kalksın varsın bir kere
Fatih’in aşk u hicranı, Bizans’ın ah u efganı gelsin dile
Fatih’in mimarlarının ilhamları şahlandığı zaman
Kalpleri gökten gelen rahmetle kabarıp köpürdü her an
Umumi namı fethiyle beraber Fatih’in diyarı
Osmanlı bu, bütün dünya anlamış, vermiş ünvanı
Dünya burada zilleti bitmez hemfikir olmuş
Anlamaz ki kör olmuş, sağır olmuş, Bizans olmuş
Tıpkı bir ana beşiği, başımın üstünde, ayağımın ucunda, burnumun dibinde
Ezan sesleri, mabed uğultuları, bir ilahi musiki zemzemesi tattırır gönüllere
Şanlı geçmişimizin o dillere destan tadı İstanbul surlarına karışmakta
Olabildiğince perişan, ruhsuz düşüncelerin ağında lime lime olmakta
Ey İstanbul, kökün asırlar öncesine dayanır bunu bil
Ey İstanbul, seni hakkıyla anlamaya ömür kafi değil
Kayıt Tarihi : 3.8.2010 16:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!