—Kim demiş eşyaların sesi duyulmaz diye? Ne kadar da onları cansız varlıklar olarak bilsek de, onları sadece kullanmaya layık görsek de... Bizlerse farkında değiliz; onlara eşya oluruz, bir ayna misali. Bu aynaların arkasında görünmeyen sırla, yansıtırız onlara kâinatta her ne varsa, ne kadar bencil olsak da. Bizden yansıyan laftan kıymetli sözlerimizin, düşten kıymetli düşüncelerimi-zin, kalpten kıymetli gönüllerimizin kırıntıları zerre miktarı da olsa, aslında biz olur çıkarız işin sonunda. Öyleyse kulak verelim eşya âlemine, bakmayalım - görelim, işitmeyelim – dinleyelim! İyice açalım gözümüzü, kulağımızı. Gözümüz göz, kulağımız kulak olsun. Bakın, bakın! Sesleri duyulmaya başladı inceden, inceden. Dinleyene, duyabilene aşk olsun vesselam.
Diyorlar ki Yunusça: Çünkü o çok konuştu onlarla.
“Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun,
Görüp, duyanlara dize dizenlere selam olsun.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Masal kahramanı muradına erememiş olsa da,
Biz hazırlanalım kerevetine çıkmaya…
ne güzel dile geldi dizeler usta
gönlün aydın olsun her şey harika
Masal kahramanı muradına erememiş olsa da,
Biz hazırlanalım kerevetine çıkmaya…
ne güzel dile geldi dizeler usta
gönlün aydın olsun her şey harika
Bağırıyor avazı çıktığı kadar; ' gör beni, bakma! '
'İstanbul lastiklerimin altında.'
**
emeğinize sağlık güzel bir çalışma olmuş kutlarım.
Kutluyorum kaleminiizi.
Hiç susmasın.
Ben o kapıların hepsinden geçtim. O kapıların hepsinden geçen var mıdır acep? Eğrikapı hâlâ eğri, Edirnekapı’da istikamet-i Edirne yok, Topkapı’ da ise top yok. Sessizliğe bürünmüş Bayrampaşa deresi, toplar hayale karışmış, Fetihkapı’ya taşınmış toplar, panoramik müze olmuş fetih ve alametleri. Ahırkapı at kokmaz artık, Odunkapı’da oduncu yok, odun da ne ki? Yenikapı yeni değil artık, çok eski. Kumkapı’da kum yerine kaldırım taşları var, Narlıkapı narsızdır artık. Değirmenkapı’da durmuş değirmenin çarkları. Yaldızlıkapı’nın yaldızları dökülmüş. Restoredeydi Mevlanakapı’nın Mevlevihânesi bitmiştir artık şimdi bu zamanlarda. Çok geçerim Ayvansaraykapı’ dan konuşurlar hâlâ ayvan mı, hayvan mı? Ne önemi var siz bakıp geçtikten sonra. Kaçırırsınız temaşanın en güzel ve özelini. Derinleştiremezsiniz bakışlarınızı, yolculuk edemezsiniz içinizin derinliklerine. Ne diyordu şair; en uzun yoldur insanın içi, herkes içine baksın. Alın size koskoca bir iç. Fakat köhne duygularda koskoca bir hiç. Ey Vefa! O ahde vefayı bu cansız metalde ara. Yanarım, yanarım da şu Pierre Loti tepesine çıkamadığıma yanarım. Ben çay, kahve aramam. Yalnız dost siması ararım. Yalnız Altın Boynuz Haliç kıyısından kıvrıla, kıvrıla süzülüp yaparken işimi, Uğradığım Eyüp Sultan durağında seslenirim küçük kardeşim Füniküler sistem Teleferiğe, çünkü tam zirvededir şuanda “ Çok vaktim yok. Neler görüyorsun şu meşhur siluette? Anlat hele! ” Aldığım cevap ise “ Bir mavilik akıyor siluete sessiz ve temizce. Selam gönderiyor Süleymaniye, Sultanahmet biz sessizlere. Kıskandırıyorlar kartpostalları. Sizi size tanıtıyorum diyor Topkapı Sarayı. Koca Körüklü buradan açık havalarda geçmeye çalış, ben de anlatayım sana gördüklerimi. Haydi, kazasız belasız
çok anlamlı çok manidar dizlerdi ve doyurucu bir hikaye zevkle okudum.BAŞARILARININIZIN DEVAMINI DEİLERİM.
Hepsini bitiremedim..
Selamlar..
Bedri Tahir Adaklı
h a r i k a s ı n ı z.
İETT KONULU BİR ŞİİR DAHA MI OKUDUYDUM SİZDEN .
ayyy hatırlıyorum işte yani . okudum kesiiiiin.
Harikasınız
Çok güzeldi yüreğinize sağlık
Saygılar kaleminize
Yeni yılınız kutlu olsun, nice nice mutlu yıllara...'
Karamanlı Âşık Çağlari
Konulara farklı yaklaşan
görüneni değilde hayal ile gerçeği harmanlayan
bazen bir çocuğun hayal dünyası
bazen bir eşyanın dili
bazen emekçinin dünyası
sonuçta bir şairin harman yeridizeler
************KUTLUYORUM******************************
Kimsenin düşünmediğini düşünme özelliği olan, duyarlı, duygulu; insan, çevre, tarih... endişeleriyle yanıp tutuşan, kimi konuları araştırmasıyla günümüz Evliya Çelebisi çağrışımı yaptıran kıymetli kardeşim, bu nefis ve anlamlı çalışmanızdan dolayı sizi bir kez daha saygıyla anmak ve selamlarımı göndermik istiyorum.. Kaleminiz daim olsun...Tam puan+antl. listemde ...Güneri Yıldız
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta