…ve gökyüzü karanlıktı
İstanbul tahtına kurulmuş öylece oturuyordu
Ben şimşeklerde yıkanan bahtımı emziriyordum
İstanbul mütebessimdi
Feryadımı susayan kelimelerin sırrında uyuttum
Canım yanıyordu dakikalar seneler kadar uzundu
Gözyaşımı sakladım insanların şerrinden
Kalabalıklar sessiz bir bilmişlikle yürüyordu
Ben tükeniyordum
Canım yanıyordu
Yağmurun öfkeli damlacıkları fena siyahtı
İstanbul tekerlemeler gibi sayıklanan sevgili
Sokaklarında asırların ihtişamı sinmiş muazzam diyar
İltifatından depremler doğuran şehir konuş
Sırrına vakıf hikâyelerde canlan
Bak ne ıstıraplarla sancılarım kükrüyor
Göğsümde ateş dallı dikenler
Canım yanıyor
Şairler çektikleri sıkıntıları anlatamamaktan fena tedirgin
Ey İstanbul hey İstanbul silkin İstanbul
Uyan
Sesine ses versin seni duyan
Haşmetin asaletin engin derinliklerinde dalgalanan
Tembel karakterlerin miskin laflarına aldanma
Sen değil misin kaldırımlarda gölgeler gezdiren dev
Elimde gümüş bir şamdanla asırlara yayılarak seni aradım
Kimseye danışmadan
Nerede senin devliğin
Tenimde terinin ürperten ıslaklığı
Ey İstanbul ey sevgili
Uyan
Uyannnnn
Canım yanıyor
İsli sözlerimde manidar kinayeler fena yakıyor
Malumudur ariflerin aynı meyhanenin sarhoş loşluğunda yıkanmışız
Günahlarımızla tövbelerimizle sallanır gezeriz
Bir ihtimal belki yarın ileride derken zaman tükenir
Telkinidir şairlerin özlü sözlerindeki gerçek
Belki terkedilmişlik belki yalnızlığın meçhul tünelinde gezinirken
Bir dem siyah bir dem gurûb bir dem şarap
Ey ahmak kafam zonklama artık ben günahkâr neyleyim
Çirkinliklerimi sırlarımla örttüm ki her an güler nefsim
Neyleyim neyleyim
Bir toz bulsam ardından koşsam
Bir aşk bulsam yansam yansam
Bir ses bulsam kılavuzum eyleyim
Neyleyim neyleyim
Bunalımların tükürdüğü yerdeyim
Anılar garip anlarıyla beni esir alıyor
Canım yanıyor
Ben bir hiçim
Hiçlikten de öteyim
Uslanmaz bir acayip ademim
Ne derseniz oyum
İltifatların engin sarhoşluğundan tükenmişim
Kendi kırbaçlarımın ıslıklarında ürperirim
Bir akrep beynimde düşüncelerimi fena sokuyor
Ey Fuzulî ıstırap senden armağan
Ey Nedîm İstanbul senden uzayan bir aşk
Ey Gâlip senin ateşin kanımı ısıtıyor
Ey Bâki sedanda hoş bir yankıdır beni sınayan
Ey Nâbi doğruluktur senden çağlayan
Ey Nef’i hicvindir ta yürekte kanayan
Bir bohem hayatın tutsaklığında yaşamak
Bir kadehte şahikalar eriyor bilen yok
Nedamet çırpınışlarında ebedi bir yıkılış
Kasrında uzanmış yatıyor cananında canın hükmü yok
Canım yanıyor
İstanbul çığlığım varır mı saltanatına
Duyar mısın bu cılız bedendeki canhıraş acıyı
Canım yanıyor
Ateşi dudaklarından öpeyim derken fena yanılmışım
Bir sızı en hünkârım yalanlarımı alenen yağmalamış
Ölümü boş bir ahenkle bekleyen tarumar gelgitlerim
Bakmayın siz manasızlığımda mana gizlemiş ruhum
Garip bir divaneyim ki acep nasıl körlüğüm silinir
Liyakatsiz sözlerimin ardında şikayetlerim yatar
Pişmanlıklar sefil rüyalarımın sinsi bekçisi
Üstelik doruklarımda asil bir veda serilmiş bekler
Vefasız vakitlerin tercümanıdır hayat denen muamma
Kabulümdür kıymetsiz kefende kıyam edeyim
Kirlenmiş bir beyazdır aldanmışlığım
Kendime Fildişi Kuleler yaparım nihayetsiz akşamlarda
Muteber seyyahların sayfalarından biçimli anılar düzerim
Yolculuklarım nafile sonbaharların yakarışında dolanır
Karanlık heykellerim yıkılmayı bekleyen kumdan kalelerimdir
Cinnetin zifiri bilinmezliklerinden bir çift göz fena bakıyor
Ey İstanbul ey sevgili
Aydınlıkta güzel karanlıkta özelsin
Ne kadar nadim olsam varlığımdan bîhabersin
Ey sefamı sefaletle süsleyen şehir
Ey sedamı karanlığınla boğan kebir
Cürmümü anlattım hiç duymasan da
Cezam Allah’tandır sen görmesen de
Günah yorganına sarıldığını bilmek fayda etmiyor
Gafletle boyanmış umursuz göze perdeler inmiş
Yetim duygular büyür hüzün tarlalarında
Kıblesi yanlış dostlukların yalancı içtenliği
Ateş kirpiklerimden sahte alemlerin ağını örüyor
Çığlığım sancılarımın kıpkırmızı çaresizlikten savrulan işkencesi
İstanbul yine mütebessim
Ben şimşeklerde yıkanan bahtımı emziriyorum
İstanbul tahtına kurulmuş öylece oturuyor
Ve gökyüzü karanlık
Hep aynı sahnenin tekerrüründe dans ediyorum
Eylül 2007
İrfan KarapınarKayıt Tarihi : 4.9.2007 11:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

''Nida şiiri'' denilen türden.. Has çıkışları da bulunan türünün başarılı sayılabilecek bir örneği..
Şaire şiir yolunda başarılar dilerim..
Şairin yazdığı sözüm ona şiiri bana göre saece bir öyküden ibaret
Herkese saygılar.
TÜM YORUMLAR (45)