Bugün oturdum
pencere kenarına
martı sesleri ilişdi kulağıma,
gökyüzü yeryüzünü kucaklıyordu.
Evlerine yol alan genç işçilerin,
kafalarında,
hep aynı günün düşünceleri vardı.
Olurda hani
düşerse yolun, benden tarafa,
ne düşündüklerini anlat bana,
birde kemiğimden,etimden uzak kadınımı.
acımana gerek yok bana,
yalnızlık bu,
düşer birden
gündüzün kararan
yanıyla.
Ugradığında kadınımın penceresine;
avcuyla yedirsin sana
sulu ekmeği,
ellerine kondur
öpücüklerini.
hayatın gülümseyen yanıyla
okşasın seni.
biriken sözcükleri,
iyi
kötü
ne varsa anlatsın sana.
Ve tuğlalı evinin penceresinde
gözlerine çarpan ilk çiçeğin
hemen bir dalını kopar yerinden,
saç kıvrımlarına teslim et
anlayacakdır anlamını onun.
Nedenini bilmiyorum
sürekli seninle meşgulüm
sonra kendimle,
bildiğin şeyler
kahve,soğuk duş
ıslak saçlar
ve adı yasak yalnızlığım.
Ağaçlar;
pazardan bu tarafa
yeşeriyor,
fark ediyorum yeni.
genç kızlar,
askılı elbiselerini geçirmişler
sıska bedenlerine.
İşçiler ıslıklar çalıyor,
genç polisler etraflarında
et'den barikat.
kadınlar beliriyor aralarında
mavi önlüklü işçi kadınlar...
Kayıt Tarihi : 3.3.2011 21:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!