Yok menendin bir eşin cilveli efsunkâr şâr
Âşık olmak bile yetmez ölünür uğruna yâr
Sen ki sevdâlara nâr sen ki görünmez Leylâ
Sen ölümsüzlüğe mey meşk ile herdem efkâr
Uyanır Ehl-i semâlar şu Süleymâniye'de
Dokunur rûhuma bir el çözülürken esrâr
Bakarım Çamlıca'dan târihi seyrân ederek
Görünür başka bir âlem geceler sanki nehâr
Üsküdâr'dan süzülürken kederin arka yüzü
Dağılır kız kulesinden yayılır ah-ü fizâr.
Mâvi akşamları sarmış Karaköy rıhtımına
İhtişâmında füsûn var yine üstünde vakar
Ayasofyâ...iniyor her gece kandillere nûr
Göklerin hüznü sararken bana vîrân gülzâr
Şâh olup damga vurur çağlara Sultan Mehmet
Muştu vermiş o nebî lütfuna olmuş mazhâr
Ne zaman yükselecek kubbelerinden esmâ
Fâtih'in şânı bu mâbet yine suskun yine zâr
Akarım nağmelerinden şu gümüşten boğazın
Sonra aşk şarkılarından geçerim beste nigâr
Martılar mâviye vurgun coşuyor çıldırıyor
Sanki Beylerbeyi'nin derdine olmuş dûçâr
Evliyâlar yatağından dökülürken dualar
Uzanır arşa gönüller verilir aşka ayâr
Mânevî tad bırakır ruhlara Eyyüpsultan
İsteyen herkese yâr istemeyenler ağyâr
Göklerin cümbüşü var arza iner yıldızlar
Haliç'in koynu dolar kum gibi eşsiz şehvâr
Bitmemiş aşklara ağlar Kadıköy iskelesi
Her vapur kalkışı mahsun acı bir "düt" sesi kâr
Târihin şâhidi var hangi vedâlar ferhân
Ayrılık çeşmesinin gözleri
herdem bîdâr
Yakamozlar üşüşürken sarıyer sâhiline
Hasretinden kanıyor bak deli gönlüm fîgâr
Kara sevdâlara şâhit nice Yıldız Saray'ı
Mihrişah Sultana eş güllere olmuş dîldâr
Şu ezânlar dağıtır mâvi devin mâtemini
Büyüler Topkapı hep burçlara yağmış envâr
Yine hasretle dalar gözleri Haydarpaşa'nın
Elvedâlar mı yakar yoksa kavuşmakta mı nâr
Tepelerden esiyor ruhlara Tevfik Fikret
Âşiyan yolları gülşen boğazın işvesi var
Her sabah senle doğar senle büyür saf aşklar
Bu ne ferhunde şehir hû ile herdem çağlar
Kimi revnâk-ı bahârsın kimi âftâb-ı şitâ
Sanki bir gevheri yektâ gibi mağrur şu hisâr
Sen ne âşufte nihânsın tutuşur senle kalan
Kurtulur sanma sakın çehrene meftûn nâçâr
Derde dermân diye sevdim hani Lokman umarın
Neyleyim ben seni cânân gehi gülsün gehi har
Gam-ı hicrânla yanarken
akıyor rûhuma eşk
Kimi dîdârına müştâk kimi olmuş bîzâr
Ben ki aşkınla harâbım hani mecnûn hani dost
Sana şîkest bu gönül kimlere ettin işmâr
Güldehânım gülüversen sana kurbân olurum
Bâğ-ı cennet gibisin göğsüne sinmiş ezkâr
Misk-i amber kokuyorsun şu gönül mest-i harâb
Çeşmelerden mey akar âb-ı hayâtmış bu diyâr
Mihr-ü mâhım, şirinim,servi revânım, hûbum
Gül-i rânâya döner bir nazarından ruhsâr
Taşkın'ım çağlıyorum vasfına âciz kalemim
Sana emsâl bulamam,
ben neferim sen serdâr
Ey! hayâllerdeki sultan başımın tâcı şehir
Ne kızıl gül olabildim ne de gülşende hezâr
Sana binlerce selam nazlı gelin İstanbul
Vuruyor köslere mehter çalıyor şevk ile târ
feilâtün / feilâtün / feilâtün
Necibe ÇetinkayaKayıt Tarihi : 28.8.2019 23:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Göklerin hüznü sararken bana vîrân gülzâr
Gönülden kutluyor ve kaleminize sağlık diliyorum. İstanbul şiirlerini çok seviyorum aruz vezni ile çok daha güzel olmuş,tebrikler.
Sonsuz selam ve saygılar sunarım. Allah'a emânet olunuz.
TÜM YORUMLAR (1)