Hilkat yılı
4835...
'Bu şehr-i Stanbul ki'
masal kentidir.
'bir zamanlar,
Kydaros ve Barbyzes
derelerinin kavuştuğu
bereketli topraklar üzerinde
ve
Bosphorus çayırlarında
keçiler, geyikler oynarmış...
(ah Ameltheia!
durur, Semystra mermer taşlarında
toynak izlerin hâlâ!)
Delphoi kâhini müjdeler seni...
anlatır Homeros,
Byssos adlı deniz feneri bekçisini...
sis perdesi altında,
Zeus'un bir aşk öğlesonrası,
ve
İo'nun
Mona Lisa tebessümü!
Hera'nın hırçın
sözleri...
kaçısı İo'nun
inek tılığında...
(Keras kıyısında doğurur boynuzlu çocuğu!
Kereossa adıyla sunakta kutsanır bebek!)
su perisi Semestra,
gelin eder, Posseidon'a
genç kızı...
kutlu gün olur,
doğumu Byzas'ın...
edilir tanrılara
beyaz bir boğa kurban.
okunur gelecek, iç organlarından...
masal bu ya!
kartal kapar yüreğini boğanın,
bırakır burnuna Bosphorus'un...'
(söylence kurdurur, Byzantion kentini yarı tanrı Byzas'a...)
bir sokaktan ötekine
yürürken canlanır
basılan her karış toprak...
Firavun Tutmosis III obeliksi,
resim yazılı
Heliopolis hediyesi,
antik Mısır'dan
Çemberlitaş,
Apollon Mâbedine ait bir dikit...
unutulmuştur, Cerrahpaşa'da
çocuk seslerinin doldurduğu
evler arasına sıkışmış Arkadius sütünu!
ve
Gotlar sütunu süsleyen
Korent başlık üzerinden
denizi seyreder Byzas!
Boğaz'ın Marmara'ya döküldüğü
burgaçların içinden yükselir Kız Kulesi;
(üzümün tadı mı, yoksa karayazı mıdır alnındaki?
ah! sevginin solgun yüzü,
öykülerde anlatır kendini...)
Kayıt Tarihi : 25.4.2010 03:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!