Kafamda bin bir sesten kalabalık;
İç içe geçmiş eşkıyalık,evliyalık;
İstanbul gibi yaşıyorum pek karışık;
Burjuvalık,fukaralık;
Ekmek davasında dünyalık!
Alafrangalık ve alaturkalık...
Biz ikimiz etle kemik;
İstanbul bana ben ona;
İstanbul kadar Aşık...
Sil baştan gezmek istedim sokaklarında İstanbul'un;
yürürken kıyısında...
Üsküdar'ın,Kadıköy'ün,Beykoz'un;
Bey-gahında;
Rami, Eyüp,Esenyurt un...
Kalabalıklarını yarıp;
Dolaşıp çarşılarını bir bir Sarrafların,Sahafların;
Hayat mektebinde Fatihin...
Tarihin gölgesinde;
Un kapanı,fener,Haliç'in;
sahil boyu;
Balat,Kumkapı,Yeşilyurt'un...
Biraz durup soluklanıp;
Gülhane de,Sultanahmet de;
Adalarda,modalarda;
Martıları besleyip;
Güvertesinde bir vapurun...
İlerledikçe saat kaybolurum;
Işıldayan gecelerinde;
Galatanın,Beyoğlunun...
Cıkarım Rumeli hisarına;
Anadoluya nazır otururum;
Boğazında;
Arnavutköy,Bebek,İstinye;
Sahil boyu yürümeye...
Tuzla,Pendik,Kartalın da;
Anadolu'nun...
Astım şimdimi askıya aldım mazinin kokusu sinmiş kasketimi yanıma;
adımlıyorum bir bir yeniden anılarımı yaşarcasına!
Farklı bir ses bir renk arıyorum bir yandan sokaklarında İstanbul'un;
Şaşırtsın istiyorum beni yine yeniden ilk günkü gibi
bir efsun...
Ama nafile!
Adımladıkca anlıyorum kalmamış farkımız;
İstanbul'da İstanbul gibi dolaşıyorum!
Kendini gezen şehir gibi;
İstanbul beni ben İstanbul'u yaşıyorum...
Kayıt Tarihi : 7.11.2016 22:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!