İki bin dokuzdu,
Şubattı ve soğuktu.
Lakin tüm sıcaklığınla açtın gönlünü…
Kalbini…
Bilmem kaç milyona yaptığın gibi.
Çağlar kapatıp çağlar açan Fatihlere…
Eyyüp Sultanlara…
Sıddıklara, âlimlere;
Zenginlere, fakirlere…
Şimdi ayrılık vakti İstanbul,
Gök kubbende bize de var mı hoş bir seda?
İstanbul Elveda
Doyamadık biz sana,
Süleymaniye’ye, Çamlıca’ya, Aşiyan’a, Emirgan’a…
Ne Kız kulesine karşı Salacak’ta
Akşam sefasına
Ne de herkesi kendine hayran bırakan
Eşsiz manzarana…
Şimdi ayrılık vakti İstanbul,
Duygular karmakarışık,
Anlatmak zor.
Bu nasıl hicran, bu nasıl veda?
İstanbul Elveda
Şu kısacık ömürde
Üç buçuk yıl misafirin olduk.
Başın üstünde taşıdın
Binlerce teşekkür sana.
Paha biçilmez,
Emsalsiz şehir…
Neylersin
Bir yanda sen varsın bir yanda sıla.
Şimdi ayrılık vakti İstanbul,
Şairin ifadesiyle
“Bir parça taşına bile
Bütün Acem mülkü feda”
İstanbul Elveda
Abdullah TAŞPINAR
İstanbul 09.08.2012 / 22.25
Kayıt Tarihi : 9.8.2012 22:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)