Sultanahmet’te mest olurken yürekler pür vakar,
Süleymaniye den geçenler mâverâya akar.
Eyüpsultan ın billur damlar pencerelerinden
Dervişler ve sultanlar diz dize âtiye bakar.
Süleymaniye den geçenler mâverâya akar.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Akifki,bağrında doğdu yine bağrında yatar
Sinende bin atlısı ile Yahya Kemal atar
Yeditepe arasından aralayıp surları
Burçlara asılı duran güneş bir başka batar
Sinende bin atlısı ile Yahya Kemal atar
**Bir uçtan bir uca dünyanın eski hülyasısın
**Resulün müjdesi,Sultan Fatihin rüyasısın
..........
İstanbul kadar güzel bir şiir ...
Tebrikler muhammet kardeş. Eski ve yeni İstanbulun karışımından güzel bir şiir sundun bizlere. Yarışmada başarılar. Yüreğiniz hiç eksilmesin ve hep sevgi dolu olsun. Mustafa ATİŞ
Tebrikler muhammet kardeş. Eski ve yeni İstanbulun karışımından güzel bir şiir sundun bizlere. Yarışmada başarılar. Yüreğiniz hiç eksilmesin ve hep sevgi dolu olsun.
Sultanahmet’le Ayasofya karşılıklı oturur
Birbirine nazire edercesine bakışır
Ezan sesleri yükselirken minarelerden
Ayasofya’n ağlar, tekbirlerle yaş gelir gözlerinden
Çağır beni İstanbul sana geleyim
Sultanahmet’ten sonra
Ayasofya’nda secde edeyim.
Basarılar dilerim hocam.
Güzel bir şiir olmuş,sanırım yarışmaya girecek,başarılar diliyorum. Mualla Yasdıman
ahhh birde su betonlasmalar azalsa Istanbulda Mehmedim! ben o zaman 'cennetten sacilmis bir köse derim Istanbul,a' ama siir anlatimin cok güzeldi! sevgilerimle.....
emek verilen her eser değerlidir.hatalarıyla ve güzellikleriyle şiirinizin her satırında bu emeğin izini yakalamak mümkün.kutluyorum.saygı ve muhabbetlerimle...
' güzel şiirdi, tebrikler.' sevgiler.
beğenerek okudum güzel şiirinizi.....tebrikleirmle sn gül... başarılar dilerim....
İstanbul Ellerimin Ayası
Sultan Ahmet’te mest olurken yürekler pür vakar
Süleymaniyeden geçenler maveraya akar
Eyüp Sultanın billur damlar pencerelerinden
Dervişler ve sultanlar diz dize atiye bakar
**Hem dermansın dertlere hem de yürek yarasısın
**Sancak elinde Ulubatlı Hasan mirasısın
Akifki bağrında doğdu yine bağrında yatar
Sinende vatan vatan diye Yahya Kemal atar
Yedi tepe arasından aralayıp surları
Burçlara asılı duran güneş bir başka batar
**Bir uçtan bir uca dünyanın eski hülyasısın
**Resulün müjdesi Sultan Fatihin rüyasısın
Ayasofya bomboş sadece kandilleri yanar
Topkapı sarayı salonlarda Fatihi anar
Bir ebruli şiir dökülürken dudaklarımdan
Ney sesleriyle sarhoş yürekler hüzzama kanar
**Yüzyıllardır yoğrulan hamurun saf mayasısın
**Geçmişim geleceğim,ellerimin ayasısın
Beyoğlunda her taş birbirine maziyi sorar
Şairlere küsmüşte şiir Bakileri arar
Öylesine benden ve öylesine benimdirki
İstanbul bir kader olur kederle beni sarar
**Yanan gönüllerin bitmek bilmeyen çırasısın
**Cennet diyemem ama iki alem arasısın
Muhammed Mehmet Gül
Yedi Tepe,Yedi Düvel İstanbul,Anlatmakla bitmez.
Saygılar...
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta