İçimde Marmara dalgaları
Seni dinliyorum
Gözlerin bulanık
Meçhul manalar korkutuyor yüreğimi
Neyin var senin?
Seni seyrediyorum
Kaşlarında yükselen
Ayasofya, Sultan Ahmet minarelerini
Göğe çıkacak bir halin var
Ezanlar gibi
Sözlerin tarihten akıyor
Beyazıt çeşmesi sanki
Usul usul, metanetle
Ey canımın canı bu halin ne?
Hazin bakışların Telli Baba türbesi
Gizemli gülücüğün fetih şenliği
Topkapı surlarında
Ellerin Kınalıada
Süleymaniye'de açılan
Dualar, dudaklarında Adalar gülü
Acıları Karaca Ahmet'e gömer
Birden Pendik oluverirsin
Hacet Deresi
Bakışın içimde Bab-ı Ali'de sabah
Pür seda, pür heyecan
Yokluğunsa bir gün batımı
Kenar mahalle mezarlığında
Bu, böyle olacak yaşadıkça
Çemberlitaş'tasın
Ölümsüz aşkların abidesi
Bu ne haşmet, ne azamet
Kıskandırma Dolmabahçe'yi
Duyguların bir karmaşa
Kapalıçarşı yolları gibi
Hislerin çözülmez bilmece
Beyoğlu'nun arka sokakları sanki
Birazcık toparlan
Gönül yurdumuz Topkapı Sarayı
Hatıra dolu
Beyazıt meydanını hatırlıyor musun?
Hani, seni, sensizliğimde yazmıştım ya!
Ya Kasımpaşa'yı?
Gacilerle göbek attığımızı
Sahaflar önündeki Ulu Çınar'ın altını
Kumkapı'da keman ahengiyle ağladığımızı
Güneşi yatağına uzatıp, ninni söylediğimiz günleri
Eminönü iskelesinde
Rumeli Hisarı kadar büyük
Boğaz kadar engin yüreğim
Şişhane yokuşundan inerdi
Seni gördüğümde
Karaköy iskelesinin hazinliğiyle
Martıları seyrettiğimiz
Galata Kulesindeki yeminlerimizi
Unutamazsın, unutamazsın
Eyüp Sultan'daki adaklarımızı
Hiç böyle görmemiştim seni
Güneş bile Marmara yatağında
Gözlerin kadar mahmur olamaz
Neyin var?
Dün gece uyumadın mı yoksa?
Martıları anımsatır dudakların
Bir iner, bir kalkar
Konuşmak istiyor, konuşamıyorsun
İki gözün Beykoz; On Çeşme
Tuzla suyu olup akacak gibisin!
Sultan Ahmet'in ahşap evleri gibi
Acı acı gülümsüyor
'Böyle kadere gülünmez mi? ' diyorsun
Çamlıca yolları, Tarabya sahili kadar uzanan bakışların
Kızkulesi olacağını söylüyor yarınların
Yapayalnız!
Gidecek gibisin, zaman kaybetme bari
Belgrat ormanlarının en karanlık yerinden
Seni istiyor rüzgar
Heybeliada olacak
Gönül bohçasında maziyi de götüreceksin, katı karanlıklara
İyisi mi, mazi bana kalsın, sen unut
Üsküdar ezanı sesliyor seni
Selimiye'yle, Mihrimah Sultan’la
Kader ya, gitmelisin
Elim yetmez bulutlara, amma
Agora kadehlerine yazacağım
O güzelim adını
Hasretin yaracağı dudaklarımla
Agora; gönül mabedim
Agora,
Toptaşı zindanından beter olacak bana
Hapsedeceğim gözlerimi
Yedikule zindanlarına
Mısır Çarşısı'nın sen kokan güzelliğiyle
Yorgun ve titrek ayaklarımla arayacağım seni
Yalova'da kaplıca kaplıca
Kalamış'ta koy koy
Eminönü güvercinleriyle dertleşecek
Topkapı sarayına bırakacağım son şiirimi
Haydarpaşa garında yazdığım
Son kez seyredeceğim seni
Çamlıca tepesinden
Sonra
Galata'yı hasretimle yakacak
Ve,
Sana uçacağım Boğaz köprüsünden
Ümitsizliğin karanlık ve serin sularına
İstanbul gibi kaybolacağım adımda
1995
Kayıt Tarihi : 3.10.2004 21:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cafer Bayar](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/10/03/istanbul-da-veda.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!