Hani sonbahar yaprakları düşer ya yavaş yavaş,
Hani Haydarpaşa'ya yaklaşan bir tren,
İstanbul'a varmanın sevinciyle çalar düdüğünü,
İşte İstanbul'da böyle başlar yaşamak için verilen savaş,
Hani bir ezan sesi yankılanır kulaklarında,
Şantöz kızlar hep aynı şarkıları okur Beyoğlu'nun sokaklarında.
Kimi iman ile koşar cuma namazına camiiye hani,
Kimi ölümle dans eder, hayatını üfler sigarasında.
Hani bir motor sesi duyulur ya uzaktan,
Büyüler ya hani gökyüzünde martılar,
Hani bir de balığa çıkmış babalar oğullar...
Sultanahmet'te yere çömelmiş çingene kızlarının sattığı
Mis kokulu papatyalar,laleler,radikalar...
İşte İstanbul'da böyle başlar sabahlar.
Hani bir inilti duyulur Karacaahmet'ten.
Her biri bir ömrün mevsimlerini anlatan
Hüzünlü mezar taşları..
Evliyalar,ermişler,hızırlar...
Mezar taşları arasında, onlarla koyun koyuna ayyaşlar.
Renkler aydınlanmaya başladığında,
Mavi ile yeşilin toyu var İstanbul'da.
Deniz mavi, gök mavi, Galata Köprüsü üzerinde yürüyen
Şu güzelin gözleri mavi.
Sonra yeşil; bu büyülü rengin arasına ekilmiş,
Ağaç ağaç,yaprak yaprak,türbe türbe yeşil.
En güzel camiilerin şerefelerinden yükselen
Mübarek ezan sesleri...
Kuş evlerine sinmiş garip kumrular...
Onca kalabalık var Kadıköy İskelesi'nde.
Sıkışa tıkışa bir feribota biniyor insanlar,
Telaşlılar! ..
Kuzguncuk,Altunizade,Üsküdar
İstanbul'u yaşıyor yudum yudum,ağır ağır
Hala biraz İstanbul kokuyor buralar
Az da olsa o hava var.
Kendi yokoluşunu seyreder gibi seyrediyor
Avrupa-i İstanbul'un İstanbul'dan sıyrılışını.
Bir gün Anadolu İstanbul'u da yok olacak biliyor,
Bundandır ki ağır ağır,yudum yudum
İstanbul'u içiyor! ..
Gevrek simit,akşam simiti kokuyor Ayvansaray!
Herkes birbirine selam veriyor,
Tanısa da tanımasa da.
Hayır! Yalan bu mısra...
Ara sokaklarda yoksul düşmüş yaşlı bir asilzade
Bir fotoğrafımı çekiyor.
Sonradan okuyorum arkasında:
''İstanbul Hatırası'' diyor.
Elinde olmayarak koşarsın işine hani;
''Gevrek simit! '' diye bağıran insanları geçersin.
Bakarsın fakat görmezsin garipleri.
Yürürsün umursamadan,selam vermeden insanlara
''Hayır'' deme! Yürürsün tüm İstanbullular gibi! ..
Kayıt Tarihi : 18.4.2006 23:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Valide Sultan](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/18/istanbul-da-gun.jpg)
sadi’nin çayhanesinde.
masa tahta,
demlik bakır,
bardaklar cam,
gam değil istanbul da olmamak..
karşımda sen,
gözlerinde istanbul...!
kırdayım..
baki’nin meyhanesinde.
masa tahta,
testi toprak,
testi benim.
şarap sen...
doluyum boğazıma dek..
gam değil istanbul da olmamak..
karşımda sen,
gözlerinde istanbul...!
TÜM YORUMLAR (3)