İstanbul'da Gün Batımı

Mehmet Çobanoğlu
2577

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

İstanbul'da Gün Batımı

Istırap çeken sahipsiz kalplerin, günbatımın akşamında
Barbarlığın, vahşetin doruğuna çıktılar
Kahr eden hüzün seliyle
Ateş olup yağan
Gözlerin güzelliğinde
Kırıntılarına kadar
Umutların tükendiği
Şu
Günlerde
Mazlumların ahına ah
Kendi yalanlarına
Yalan katıp
Fareler gibi basıp her yeri kemiren
Emeğin değerini çalanlar
Sessiz sedasız
Geldiler
Bir İstanbul akşamında
Kızıl gün yüreğine
İnsafsızca mızrak attıp
Işıldayayan günün, o gülen gözlerine mil çektiler

Vah ne güne kaldım, ah biz ne günlere kaldık
Gün gibi, bu akşam da
İstanbul'u
Katran karası
Acı sardı
Koynunda hayallerimi büyütüğüm
Kenar mahallelerinde
Sokak başlarında
Kaş oynatan
Göz eden
Tırankarı öjeli
Saçları rengârenk boyalı
Esmer, sarışın, kumral kızları
Cilveli
İşveli
Kent bulvalarında pantolonunları ütülü
Saçları jöleli
Oğlanları fiyakalı, havalı
Adalarında
Sahillerinde
Rıhtımlarında
Gemi fenerleri sislere gömülmüş
Acı siren çalan
Gemi kaptanları hayli şaşkın
Bu şehrin varoşlarında
Orta Çağ yaşanılıyor
Fakirleri, mağdurları çoğaldıkça çoğalan
Çocukluğumun geçtiği
Zeyrek'li
Tozkoparan'lı
Doğu'dan
Kara trenle geldiğimiz
Şu mega kent olan! Etrafı surlarla çevrili tarihi İstanbul yaralı

Her adımda tozuyla, dumanıyla, boranıyla birçok karanlık
Birçok acı
Sardı dünya'mı
İstanbul
Bana
En derin mezardır
Gayri
Göğün altında suyu çekilmiş
Paramparça
Her yağışıla
Kokusu çok sevilen
Sersefil olan toprak
Yağmura
Tarlalar
Sarı başaklara
Yoksulluğu, başa bela
Fakirler bir lokma ekmeğe, bir tutam huzura hasret

Bir yanda vurgun, bir yanda defalarca sürgün yemiş
Kanayan körpe umutlarım, acıtıyor içimi
Diğer yanda
Hüzünle dolup taşan
Demirden duvarları örülmüş
Heybetli binalar
İnsanı korkutan
Güvercinleri
Martıları
Bülbülleri matemde olan
Hiç
Acısı dinmeyen
Barajları susuz kalan
Kuzey ormanları
Acımasızca talan edilen! İstanbul'da
Zulmün hışmına uğrayan; bedenleri narin,
çiçekler yasta

Kahrı, ahı, çilesi bende çok derin izler bırakan
Hıncahınç doğranmış zaman
Binlerce acıyla ah-u zar içinde
Ben yalnız
Can yalnız
Gül yalnız
Çırılçıplak yüreğim yapayalnız
Babam işçi
Annem gündelikçi
Ah
Sevdalara hazan çalmış
Yavuklular üzgün
Gayri
İçinde sevgi olan
Ezgiler
Şarkılar
Ağıtlar
Hep yapyalnız
Artık
Şakırdamıyor o talı diller
Dostlar da muhabbeti çoktan kesmiş

Hâramiler İstanbul'da kâinatı tarumar ettiler
Yüreğimin derinliklerine
Acı vuruyor
Mahpus damlarında
Kara zindanlarda
Çok acı
Çok tutsak var
Çünkü vicdansız sömürenler
Cellatlarını tembihliyerek
Yaşama
Gün ışığını haram etmişler
Velhasıl
Egemenler cellatlara
Can öldürmeyi, kan dökmeyi öğretmişler

O
Cellatlar iyi bilsinler
Biz
Bir gün
Mutlak ferman yazanları
Fukaralığı
Ölümü
Direne, direne yeneceğiz
Ey
İstanbul bekle bizi
Sana çok güzel yarınlar
Getireceğiz
Çünkü biz halkın
Sen okunmamış esrarengiz
Bir şiirin dilisin
Nereye baksak
Her şey harap her şey kırık, dökük
Ölüm
İstanbul
Böyle kalmayacak artık
Duysun babası işçi, annesi gündelikçi olanlar
Şiddetli bir sancı var! Yeniden başlıyor bir doğum, gün doğuyor

Mehmet Çobanoğlu
13.09.2023
İstanbul

Mehmet Çobanoğlu
Kayıt Tarihi : 13.9.2023 16:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!