İstanbul'da Bir Erguvan Akşamı Şiiri - Y ...

Yusuf Dursun
32

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

I
İstanbul’da bir erguvan akşamı,
Gurubun rengini çektim içime.
Boğaz’da suların “o gül endam”ı,
Çevirdi ruhumu bin bir biçime.

Kınalı’dan Heybeli’ye geçerken,

Tamamını Oku
  • Mahmut Erdal
    Mahmut Erdal 18.05.2005 - 15:13

    şiir gerçekten şiir olmuş...
    insanı yormuyor.
    benim hoşuma gitti..
    tebrik ederim

    ERDAL GİŞİ

    Cevap Yaz
  • Ekrem Şama
    Ekrem Şama 18.05.2005 - 08:56

    Yusuf Dursunun bu başarılı çalışmasını beğeniyle okudum.
    Tebrik ediyor, başarılarının artarak devam etmesini diliyorum...

    Cevap Yaz
  • Sabiha Rana
    Sabiha Rana 17.05.2005 - 10:08

    Kutluyorum efendim..

    Melekler yüreğinizden öpsün..

    Sabiha Rana.

    Cevap Yaz
  • Ayşe Keskin
    Ayşe Keskin 17.05.2005 - 09:10

    BAşarılar

    Cevap Yaz
  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç 17.05.2005 - 02:00

    Muhterem Yusuf DURSUN Bey ;

    'İstanbul' konulu şiir yarışmasında almış olduğunuz 'Mansiyon' ödülünden dolayı sizleri kutluyorum... Biz bir şey kazanamadık...Nasip bir başka bahara…Birinci olan şiire tepkim var..Tepkimi sizlerle de paylaşmak istiyorum....


    'KÖRİSTANBUL' ŞİİR YARIŞMASINDA BİRİNCİ OLAN ŞİİRE DAİR!...

    Öncelikle birinci olan Mehmet Şah Erincik Bey'i kutluyorum.Kendisiyle hiçbir alıp veremediğim yok...
    .Ben bu şiirden bir şey anlamadım arkadaşlar....İnanın samimiyetle söylüyorum...13 yıllık Edebiyat öğretmeni olmama rağmen çözemedim...Şiire övgüler düzen Üstadlardan rica ediyorum,lütfen bu şiiri bana tahlil etsinler...Şiir tahlili alanında uzman olan Mehmet Kaplan da rahmetli oldu....Kime sorayım,kimden medet umayım şimdi...Bu şiiri yere göğe sığdıramayanların bir bildiği var herhalde ...Benimle paylaşırlarsa bahtiyar olurum...İnanın dalga geçmiyorum..Samimiyim vallahi...Bana deneme veya hikâye gibi geldi de!.....Yoksa bu hikâye veya deneme yarışmasıydı da ben yanlışlıkla yine şiir mi gönderdim.Tüh be...Şartnameyi doğru okumazsan olacağı budur...Bu arada bu yarışmaya yanlışlıkla gönderdiğim ve de ilk on beş şiir arasına bile giremeyen şiir müsveddelerimi de sizinle paylaşmak istiyorum...
    Bu arada yarışmaya gönderdiğim iki İstanbul şiiri müsveddesi dışındaki bütün şiirlerimi “Antoloji.Com” sitesinden çekiyorum.Tepkim amacına ulaşmazsa devamı gelecektir.O iki şiir ibret-i âlem orada bir başına asılı duracaktır.Tekrar ediyorum yarışmada dereceye giren kardeşlerime sözüm yok…Onları kutluyorum.Tepki jüriye ve o şiirlerin ön elemesini yapanlara….Her ne kadar bütün şiirler tek tek okunup puanlandı diyorlarsa ben buna asla inanmıyorum.Peygamberin övgüsüne mahzar olan bir şehre bu muamele yakışmıyor…Yazık…Çok yazık!......Bundan sonra benden kimse şiir beklemesin…Kendi çöplüğümde yazıp,okuyacağım

    M.NİHAT MALKOÇ

    E-Mail: [email protected]


    İSTANBUL YEDİTEPE

    Akşam kızıllığında didârını görmeli
    Gönül bahçelerinden bir demet gül dermeli
    Sana meftun yürekler maksûduna ermeli

    Boğazın mavisine siner hüzün İstanbul
    Mehtabı kıskandırır gülen yüzün İstanbul

    Katar katar trenler kalkar da Sirkeci’den
    Kader bu ya, ayrılır ana-baba,bacıdan
    Hicran duygularıyla gönül yanar acıdan

    Ruhumdaki medcezir bini aştı İstanbul
    İntizardan yoruldum,sabrım taştı İstanbul

    Firarî duygularım her dem melâle dalar
    Gözlerinin mavisi beni hülyaya salar
    Bir yanda Ümraniye,öbür yanda Adalar

    Çıkınımda ekmeğim,aşımda tuz İstanbul
    Hep bizim olacaktın,vermiştin söz İstanbul

    Fetih ordularının Sultan Fatih öncüsü
    Altınboynuzdur Haliç,İstanbul’un incisi
    Çok şehir gördüm amma sen gönül birincisi

    Hakk’ı söyleyen dilim,gözümde fer İstanbul
    Boncuk boncuk süzülen alnımda ter İstanbul

    Ufkun kızıllığında hayallerimiz yandı
    Sevda bahçelerinde gönül aşkına kandı
    Rumeli surlarında çağ açılıp kapandı

    Küfrün kalelerini parçala,yık İstanbul
    Düştüğün bataklıktan gayret et,çık İstanbul

    Ağustos ortasında yüreğimiz kış gibi
    Buz keser soluklarım gökten kar yağmış gibi
    Sevgilinin koynunda Göksu hayal,düş gibi

    Bedenim bir başına ruhum sende İstanbul
    Perişan,paramparça bu can tende İstanbul

    Şimşek çakar,gök gürler,yağmur düşer damlardan
    İki yürek bakışır süzülerek camlardan
    Kanlıca bir ağıttır duyulur akşamlardan

    Tango sana yakışmaz,türküler yak İstanbul
    Doğudan gelir ışık,mâzine bak İstanbul

    Bedene hayat veren damarımızda kansın
    Yurduma pusu kuran ecnebiler utansın
    Sinop’tan Anamur’a Türkiye’sin,vatansın

    Karanlık gecelerin ışığısın İstanbul
    Medeniyetimizin beşiğisin İstanbul

    Sen Leyla’sın,ben Mecnûn,İstanbul sevda çölüm
    Gelecekse nihayet elinden gelsin ölüm
    Dikenlerin içinde açmamış sevda gülüm

    İçimde bir sızı var,derbederim İstanbul
    Kopsak birbirimizden ne ederim İstanbul?

    Kıyama durur gökler Eyüp Sultan’a nazır
    Edirnekapı’sında ruhlar selâma hazır
    Hakk’a gönül verenler elbet bulacak huzur

    Ayasofya ütopya,oldu hayal İstanbul
    Titre ve kendine gel,hüsran bu hâl İstanbul

    Ayak idin,baş oldun;kanatlandın kuş oldun
    Hayalleri süsleyen gecemize düş oldun
    Ömrün ilkbaharında çiçek açtın,hoş oldun

    Gönül bahçelerinin iri gülü İstanbul
    Senden ilham almayan hisler ölü İstanbul

    Bu toprağın üstünde bir İstanbul yaşıyor
    Can bedenden kurtulup fâniliği aşıyor
    Uğrunda can verenler Resûl’üne koşuyor

    Hakikat ışığına bağrını aç İstanbul
    Mübarek ezanların ruha ilâç İstanbul

    Lâleli’nin gülleri sararıyor,soluyor
    Ayasofya ağlarken sinagoglar gülüyor
    Bin yıllık fetih ruhu her geçen gün ölüyor

    Yalanların diz boyu,haddi aştı İstanbul
    Hakikat ayan beyan,maske düştü İstanbul

    Yâdıma düşer adın,buğulanır gözlerim
    Zihnimde yankılanır sana dair sözlerim
    Olsan yanı başımda yine seni özlerim

    İyi görünmüyorsun bu hâlinle İstanbul
    Yaşamaya mecburum hayalinle İstanbul

    Masum yalanlarına bir zamanlar kanmazdım
    Taşın,toprağın altın derlerdi inanmazdım
    Bilmeseydim mâzini bu hâline yanmazdım

    Gidişin doğru değil,yanlış bu yön İstanbul
    Yepyeni bir sayfa aç,mâzine dön İstanbul

    M.Nihat MALKOÇ





    İSTANBUL!...CAN İSTANBUL!...

    İstanbul sen içimde tarifsiz bir ukdesin
    Geçmiş zamanı aşıp yankılanıyor sesin

    Nice revnaklı şehir şöhretine özenir
    Bahçelerin,bağların rayihayla bezenir

    Yaralı benliğimde Cihangir hüzünleri
    Minyatürlere gömdük o karanlık günleri

    Gönül zincirlerini koparmak mümkün değil
    İstanbul’dan ayrılmak ölümdür,sürgün değil

    Masal değil İstanbul,yaşanmış,yaşanıyor
    Haydarpaşa Garı’nda bir çift yürek yanıyor

    Kurşunî kubbelerin solur geçmiş zamanı
    Ferisin gözlerimin,dizlerimin dermanı

    Dört mevsimin içinde,bir başka olur yazın
    Hüzün taşır nağmeler mavisine boğazın

    Destanların burcunda Fatih’imin izi var
    Karaköy’den bir parça yüreğimde sızı var

    Sevmedim hiç kimseyi seni sevdiğim kadar
    Vuslata hasret gönül,yetiş ey gül yüzlü yâr

    Resûlün yüreğinde bir sancıydı hayalin
    Kıyas kabul etmiyor bugünle dünkü hâlin

    Süzülür yüreklere minarelerden rahmet
    Beyoğlu gülüyorken ağlar Karacaahmet

    Işıklar cenk hâlinde gurup vakti Üsküdar
    Bu gönül seni anar ömrün sonuna kadar

    Kadıköy’de vapurlar yarına umut taşır
    Çamlıca tepesinde gökten yağan kar üşür

    Emirgân’da mehtabın hüznü yansır sulara
    Hayalimizde cânân çekildik kuytulara

    Değiştirdi her şeyi zamanın hoyrat eli
    Ya tahammül çileye ya da çekip gitmeli

    İstanbul can İstanbul yüreğimi kanattın
    Bakir duygularımı yaban ellere sattın

    Mâziden haber verir gökte uçan turnalar
    Söndürür yangınımı şadırvanlar,kurnalar


    Kız kulesi aşklara kucağını açıyor
    Yaralı bir güvercin süzülerek uçuyor

    Giyinmiş duvağını gelinlik kızlar gibi
    Ümraniye söylenmiş tılsımlı sözler gibi

    Topkapı sarayında ecdadımın gölgesi
    Hırka-i Saadet’te duyulur Kur’an sesi

    Senden bana yadigâr bir işve,bir naz kaldı
    Derûnumda bir parça sana dair haz kaldı

    Bir dilberin gözünden almış da mavisini
    Tavus kuşu misali sunmuş yâre süsünü

    Küçüksu’da yaşanır aşkların en güzeli
    Vasfeder didârını kasidesi,gazeli

    Peygamberin övdüğü Fatih’in ben olsaydım
    İrem bahçelerinde gül misali solsaydım

    Yüreğimde büyüyor hasretin dağlar kadar
    Ölüler bile sana aşıktır sağlar kadar

    Sinan’ın mühürünü taşır Süleymaniye
    Sultanahmet bugüne Osmanlı’dan hediye

    Dolanır saçlarında,gülümser sabah yeli
    Yas tutar Ayasofya,kavurur hüzün seli

    Fecrin kızıllığında ürperir mavilikler
    Rahme düşen ceninler sana vuslatı bekler

    Ufkun kızıllığına ağıt yakar nağmeler
    Kandilli bir türküdür yalnızlığı besteler

    Kalender hislerime tercüman Eyüp Sultan
    Ruhlara hayat verir yedi tepeden ezan

    Ne efsûnkâr imişsin,yamansın rüya şehir
    Mağribi,akşamlarda kanayan hülya şehir

    Gönül,sevdalı gönül İstanbul’u heceler
    Hayata pusu kurar Ortaköy’de geceler

    Emsalin ancak Kudüs,Mekke ile Medine
    Eyüp Sultan’da kabir davet ediyor dine

    Kelimeler yetersiz,tasviri zor İstanbul
    İçimi alev ateş kavuran kor İstanbul

    M.Nihat MALKOÇ

    Cevap Yaz
  • Halil Pazarlı
    Halil Pazarlı 16.05.2005 - 19:21

    tebrikler

    Cevap Yaz
  • Zafer Yazıcı
    Zafer Yazıcı 16.05.2005 - 09:06

    kutlarım efendim.. sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • İshak Özlü
    İshak Özlü 16.05.2005 - 01:20

    Mansiyon alan bu güzel eser için şair dostu kutluyorum.Sevgi ve selamlar.

    Cevap Yaz
  • Perihan Dirican
    Perihan Dirican 16.05.2005 - 01:03

    tebrikler, başarılarınız daim olsun

    Cevap Yaz
  • Mehmet Karli
    Mehmet Karli 10.05.2005 - 02:11

    Bu şiiriniz de çok güzel ve akıcı yüreğinize sağlık ...saygıyla kalınız ..Mehmet Karlı

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta