Açılıyor kapılar sessizliğin yoksulluğunda
Papucu yırtık bir çocuk bozuyor yoksulluğunu
Şaşkın gözlerinde sen damlıyor oluk oluk
ve akıyor Marmarana dünyanın en zengin suyu
Bilinmez belki aşkındandır efkârı
Belki nazındandır ana yüreği gibi kucağında…
Hangi ninniyi fısıldadıysan bilinmez kaç asırdır,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
güzel bir çalışma yüreğinize sağlık bie kez daha aşık oldum istanbula okuyunca dizelerini..
Sevdamız var İstanbul sana
Asyanın avrupanın tacı tahtıdır
Onu gören gözler nede bahtlıdır
Ona sevdamız var diyen gönüller
Bu sevdaya düşmekte nede haklıdır
Onda binlerce yıl ve asırların
İzleri derinden farklı farklıdır
Ol resuli ekremden müjdeye mazhar
Yedi tepesinde ayrı gizem saklıdır
Emirle açıldı surunda gedik
Bir kapı açılırken bin gönle girdik
Zulumle boynu bükülmüş halka
Dirlik getirdik başımız dimdik
Bir çıksam semaya baksam ben sana
Rastlarım her sokağında hakkı anana
Ne güzel konaksın cana canana
Vefayla sevdamız var istanbul sana
Duayla başlasam eyüp sultandan
Balattan kariyeye ara sokaktan
Sahabe ve tabiini zikir salavatla
Huzuruna geldik ya fatih sultan
Ayasofya derken ve sultan ahmet
Yuşa aleyhisselam bekler boğazda nöbet
Mekke medine kudus canlara nimet
Ehlibeyte medine istanbul demek
Bir uçtan bir uca hüdayi yolu
Burada yaşanır islamın bol'u
Yetmiş üç millet huzurla dolu
Nasıl sevmeyeyim ben İstanbulu
Üzerinde vardır resul,veli duası
Bir araya gelmiş iki yakası
Dünyanın belkide en harikası
İstanbul herkesin alsam rüyası
Şadan Yenişafak
İstanbul sevdanız sebepleriyle birlikte daim olsun
Yaslı İstanbul
Neşelenmez İstanbul her zaman biraz yasta
Secdeleri özleyen Ayasofya’sı hasta
16 nisan 2oo6 / Erzurum
Ömer Mirza
istanbul şiirlerini çok severim. sizinkilerde istanbul üzerine...gönül dolusu tebrikler gönderiyor, güzel şiirlerinizin devamını bekliyorum..selamlarımla...
meftun,mesrur.bitişik olmalı.
Tüm İstanbul'u bir şiire sığdırmışsınız.
Tebrikler.
Kadir Tozlu
UNUTMADAN;
SEVGİLİ HATİCE DİĞER ŞİİRLERİNİ DE BEKLERİZ...
ŞİİRİ OKURKEN, ACABA HANGİ BÖLÜMÜ ALSAM DİYE DÜŞÜNDEM, SONRA VAZGEÇTİM.
ÇÜNKÜ HER KITASI BİR BİRİNDEN GÜZELDİ.
VE BU GENÇ YAŞTA BU GÜZEL YÜREK HARİKA BİR İSTANBUL ŞİİRİNE İMZA ATMIŞ.
CANI GÖNÜLDEN KUTLARIM.
TEK KELİMEYLE 'HARİKA BİR ESER'....
KEYİFLE ZEVKLE OKUDUM....
YÜREĞİNE SAĞLIK SEVGİLİ HATİCE....
KALEMİN DAİM OLSUN....
VE İSTANBUL DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHRİDİR...
Fatih ' i , Yavuz ' u , Akif ' i , Süleymaniye ' yi ,Üsküdar - Ümraniye- Beyoğlu-Galata ' yı kısaca İstanbul ' u yazan şaire teşekkür eder saygılarımı sunarım...Mehmet Karlı
Bir tek meftŭ nusun nurların
Bir tek mesrŭ rusun surların
Tekbir Sultanısın canların
Tekbir İstanbulusun
İSTANBULUM
Bu şiire hiç yorum yapılmaması üzdü beni. Güzel bir şiir. Yüreğinize sağlık
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta